Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10664 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 13100 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki trafik kazası sonucu oluşan cismani zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle, davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen hüküm, davacılar vekili ve davalı... İşletmeleri Genel Müdürlüğü vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R-Davacılar vekili, davalıların işleteni ve sürücüsü olduğu otobüsün, davacıların küçük kızı ...'e tam kusurlu olarak kaldırımda çarpmasıyla oluşan kazada, ...'in ağır şekilde yaralandığını, yaralanmasının işgücü kaybına neden olacak mahiyette olduğunu, davacı anne babanın iş ve gücünden kalmaları ile tedavi gideri yapmaları yanında manevi olarak da zarara uğradıklarını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, davacı ... için 40.000,00 TL. maddi ve 20.000,00 TL. manevi tazminatın, anne baba için 10.000,00'er TL. maddi ve 10.000,00'er TL. manevi tazminatın, 9.500,00 TL. tedavi giderinin, davacıların çalışamamasından doğan işkaybı nedeniyle 2.000,00 TL. maddi tazminatın kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsilini talep etmiş; 11.04.2013 tarihli ıslah dilekçesiyle davacı ... için maddi tazminat taleplerini 217.621,00 TL'ye yükseltmiştir.Davalı... vekili, davacıların kızı ...'in taşıt yolunda oynarken kazaya maruz kaldığını ve davalı sürücülerinin kazada kusuru olmadığını, davacı anne babanın destek tazminatı ve manevi tazminat talep edemeyeceklerini, davacı ... için istenen manevi tazminatın fahiş olduğunu, diğer maddi tazminat taleplerinin belgeye dayanması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.Davalı ... vekili, kazada davalının kusuru olmadığını, talep edilen tazminatların fahiş olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, kararda yazılı gerekçelerle ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davanın kısmen kabulü ile 86.071,20 TL. maddi tazminatın ve davacı ... için 10.000,00 TL. manevi tazminatın kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline, fazlaya ilişkin maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine; olayda doğrudan zarar görmeyen davacılar ...ve ...'nin manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili ve davalı... İşletmeleri Genel Müdürlüğü vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-Davalı... İşletmeleri Genel Müdürlüğü vekilinin temyiz talebi yönünden; dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, özellikle oluşa uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen davalının tam kusurlu olduğuna ilişkin kusur tespitinin benimsenmesinde bir usulsüzlük bulunmamasına göre; davalı... İşletmeleri Genel Müdürlüğü vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.2-Dava, Borçlar Kanunu'nun 46. maddesi (6098 sayılı TBK md. 54) gereğince çalışma gücü kaybı nedeniyle maddi tazminat ve 47. maddesi (TBK m. 56) gereğince manevi tazminat istemine ilişkindir.Davacı taraf, davacıların kızı ...'in davaya konu kazada yaralanıp kısmi işgöremezliğe uğradığı iddiası ile maddi tazminat isteminde bulunmuş; mahkemece, 25.12.2013 tarihli hesap bilirkişi raporu ile belirlenen miktar hüküm altına alınmıştır. Ancak, mahkemenin hükme esas aldığı raporda yapılan hesaplama yerinde değildir.Sorumluluğu doğuran olayın, zarar görenin vücut bütünlüğünü ihlâl etmesi hali BK m. 46/1’de özel olarak hükme bağlanmıştır (6098 sayılı TBK m. 54). Bu hüküm gereğince “Cismani bir zarara düçar olan kimse külliyen veya kısmen çalışmaya muktedir olamamasından ve ileride iktisaden maruz kalacağı mahrumiyetten tevellüt eden zarar ve ziyanını ve bütün masraflarını isteyebilir”. Bu hüküm gereğince, vücut bütünlüğünün ihlâli halinde mağdurun malvarlığında meydana gelmesi muhtemel olan azalmanın ve dolayısıyla maddî zararın türleri; masraflar, çalışma gücünün kısmen veya tamamen kaybından doğan zararlar ve ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan zararlar şeklinde düzenlenmiştir. Borçlar Kanunu'nun 46. maddesinde belirtilen “bütün masraflar” deyimi çok geniş kapsamlıdır. Bu giderlere zarara uğrayanın katlanmak zorunda kaldığı bütün giderler dahildir.Sorumluluk hukukunun temel amacı, bir kimsenin malvarlığında iradesi dışında meydana gelen eksilmeleri aynen veya nakden gidererek zarar görenin zarar verici olay sonucunda malvarlığında eksilen değer yerine nitelik veya nicelik yönünden eş bir değer koymaktır. Zarar görenin malvarlığında eksilen değer yerine aynı nitelikte bir değer konulması mümkün olduğu takdirde bu değer; bu mümkün olmadığı takdirde, nicelik yönünden, yani para ile ona denk bir değer konulur ve zarar verenin yerine getirmek zorunda olduğu bu yükümlülüğe tazminat yükümlülüğü adı verilir. Tazminat yükümlülüğünün, bir diğer ifadeyle zarar verenin ödeyeceği tazminat miktarının tespit edilebilmesi için, öncelikle zararın hesaplanması gerekmektedir. Zarar görenin malvarlığının zarar verici olaydan sonraki durumu ile böyle bir olay meydana gelmeseydi göstereceği durum arasındaki farkı ifade eden zarar, eşyaya ilişkin olabileceği gibi kişiye ilişkin de olabilecektir. Vücut bütünlüğünün ihlalinden doğan zararların da kişiye ilişkin zarar kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir. Çalışma gücü, zarar görenin iş gücünün, yani beden ve fikir gücünün, gelir getirici şekilde kullanılması demektir. Burada asıl önem arz eden kazanç kaybı veya azalması değil, kazanma gücünün kaybı veya azalmasıdır. Bu kayıp ve azalmadan doğan olumsuz ekonomik sonuçlar, zararı oluşturur (EREN Fikret, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, B. 9, İstanbul 2006, s. 713). Bununla birlikte Yargıtay'ın yerleşik uygulaması gereğince kişinin vücut bütünlüğünün ihlâli nedeniyle ortaya çıkan beden gücü kayıplarının gelirinde veya malvarlığında bir azalma meydana gelmese dahi tazminat gerektirdiği kabul edilmekte ve bu husus güç kaybı tazminatı olarak ifade edilmektedir. Bu durum, ilk bakışta sorumluluk hukukundaki zarar kavramına aykırı gibi görünse de, burada vücut bütünlüğü ihlâl edilen kişinin aynı işi zarardan önceki durumu ve diğer kişilere göre daha fazla güç sarf ederek yaptığı gerçeğinden hareket edilmekte ve zararı, fazladan sarf edilen bu gücün oluşturduğu kabul edilmektedir. Bunun gibi çalışma yaşına gelmemiş küçükler yönünden de, bedensel zarar sonucu oluşan maluliyet nedeni ile evde ya da dışarıda aileye yardımcı olma, eğitim alma, yeme, içme vb. gibi tüm yaşamsal faaliyetlerin sürdürülmesinde emsallerine göre sarfetmesi gereken fazla çaba veya güç (efor) bir ekonomik değer olarak gürülmeli ve bu nedenle bir zarar oluştuğu kabul edilmelidir.Somut olayda; hükme esas alınan 25.12.2013 tarihli bilirkişi raporunda, beden gücü kaybına uğrayan davacı ... ...'in 18 yaşından itibaren kazanç sağlamaya başlayacağı kabul edilerek, bu yaştan itibaren zarar hesabı yapılmış ise de, yukarıda yapılan açıklamalar gözönünde tutularak davacının sürekli çalışma gücünü yitirdiği tarihten itibaren zararın oluşacağı kabul edilerek hesaplama yapılması gerektiğinden, yazılı olduğu şekilde eksik inceleme ve araştırma ile karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.3- 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 47. maddesi hükmüne göre (6098 sayılı TBK. m. 56), hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Dosya kapsamından, kaza sonucu davacı ... ...'in sinir sistemi arızası nedeniyle mental bozukluğa uğradığı ve % 23,2 oranında sürekli çalışma gücü kaybına maruz kaldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, davacı ... için 10.000,00 TL. Manevi tazminata hükmedilmiştir. Manevi tazminatın değerlendirilmesinde tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, davalıların sorumluluğunun niteliği, davacıdaki yaralanmanın niteliği ve etkisi ile kusur oranları ve özellikle caydırıcı bir etki doğuracak düzeyde olması gerektiği de gözönünde tutularak, meydana gelen trafik kazası sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla, olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen tutarlara hükmedilmesi gerekmektedir. Bu bakımdan somut olayda olayın meydana geliş şekli ve davacıdaki yaralanmanın niteliği dikkate alındığında davacı ... için hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir miktar daha yüksek manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, somut olay ile bağdaşmayan miktarlarda manevi tazminata hükmedilmesi uygun görülmemiştir.4-Davacı anne baba, kızları ...'in uğradığı cismani zarardan duyulan üzüntü nedeniyle manevi tazminat isteminde bulunmuş; mahkeme ise, davacı anne babanın olaydan doğrudan zarar görmediği gerekçesiyle talebin reddine karar vermiştir. Davacı ... ve ...'nin, kızlarının 9 yaşındayken % 23,2 sürekli maluliyete sebep olacak şekilde cismani zarara uğradığı olaydan kaçınılmaz biçimde zarar gördüğü, davacıların kızlarının uğradığı ağır bedensel zarar nedeniyle TBK'nun 56/2. maddesi gereği manevi tazminat talep haklarının bulunduğu hususları gözetilerek; davacı anne baba için, somut olaya uygun miktarda manevi tazminatın hüküm altına alınması gerekirken, yanılgılı biçimde talebin reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı... İşletmeleri Genel Müdürlüğü vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının REDDİNE; (2), (3) ve (4) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA; aşağıda dökümü yazılı 4.921,62 TL kalan onama harcının temyiz eden davalı... İşletmeleri Genel Müdürlüğü'nden alınmasına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine 21.11.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.