Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10645 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 12418 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ : Bodrum 1. Sulh Hukuk MahkemesiTARİHİ : 12/06/2014NUMARASI : 2013/1046-2014/843Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın zamanaşımı nedeniyle reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:-K A R A R-Davacı vekili, müvekkiline kasko sigortalı araçta meydana gelen 4.083 TL hasar bedelinin sigortalıya ödendiğini, davalı sürücünün olayda %100 kusurlu olduğunu belirterek 4.083 TL'nın ödeme tarihinden işleyecek reeskont faiziyle davalılardan tahsilini talep etmiştir.Davalı Z.. M.., davanın zamanaşımına uğradığını kusuru, hasar miktarını kabul etmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.Davalı A.. S.. davaya cevap vermemiştir.Davanın kısmen kabulüne (3.900 TL yönünden) dair 23.05.2012 gün 2010/556-2012/429 sayılı önceki hükmün davalı Z.. M.. tarafından temyizi üzerine, Dairenin 25.06.2013 gün 2013/3957-9908 sayılı ilamı ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.Mahkemece, bozma ilamına uyulmasından sonra davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, kasko sigorta sözleşmesine ve halefiyete dayanılarak açılan rücuen tazminat istemine ilişkindir. Sigorta rücu davalarında zamanaşımı 17.01.1972 gün ve 1970/2 Esas, 1972/1 Karar sayılı İBK'nda da belirtildiği gibi halefiyet ilkesine göre sigorta ettirenin aynı zarar sorumlusu aleyhine açabileceği davanın zamanaşımına tabi olup, aynı tarihte başlayacağı kabul edilmiştir. Somut olayda, davacının halef olduğu sigorta ettiren ile zarar sorumlusu olan davalılar arasındaki ilişki trafik kazasına dayandığından 2918 sayılı KTK'nun 109.maddesi hükümlerinin uygulanması gerekir. 2918 sayılı KTK'nun 109/1.maddesinde "motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar." Aynı Kanunun 109/2.maddesinde ise "dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise bu süre maddi tazminat talepleri içinde geçerlidir" hükmüne yer verilmiştir. Maddenin özellikle 2.fıkrasında, "dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğarsa" ifadesi ile kanun koyucu taraf ayrımı yapmaksızın (davacı, davalı veya dava dışı 3.kişi), yapmış olduğu fiil cezayı gerektiriyorsa ceza zamanaşımı uygulanacağını belirtmiştir. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 10.10.2001 gün 2001/19-652 Esas, 2001/705 sayılı kararında "2918 sayılı Kanun'un anılan hükmünün gözden kaçırılmaması gereken yönü Ceza Kanunu'nda öngörülen daha uzun zamanaşımı süresinin tazminat talebiyle açılacak davalar içinde geçerli olabilmesinin, sadece eylemin Ceza Kanununa göre suç sayılması koşuluna bağlanmış bulunmaktadır. Bu düzenlemenin iki ayrı sonucu bulunmaktadır. Söz konusu Yasa hükmü, ceza zamanaşımının uygulanabilmesi için sadece eylemin aynı zamanda bir suç oluşturmasını yeterli görmekte, bunun dışında, fail hakkında mahkumiyet kararıyla sonuçlanmış bir ceza davasının varlığı, hatta böyle bir ceza davasının açılması ya da zarar görenin o davada tazminat yönünden bir talepte bulunmuş olması koşulu aranmamaktadır. Dahası, sözkonusu hükümde, ceza zamanaşımının uygulanması bakımından sürücü ve diğer sorumlular (örn.işleten) arasında bir ayrımda yapılmamış, böylece kuralın bunların tümü için geçerli olduğu, hepsi için aynı zamanaşımı süresinin uygulanacağını" belirtmiştir. Ayrıca ceza zamanaşımı ile ilgili Dairemizin, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin ve 19.Hukuk Dairesinin Hukuk Genel Kurulu kararına paralel kararları uygulamada mevcuttur.Açıklanan hukuksal durum ve ilkeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde; 08.09.2007 tarihinde yaralamalı, maddi hasarlı, 3 ayrı aracın karıştığı kaza meydana gelmiş; davalı sürücü A.. S..'e şeride tecavüz etmesi sebebiyle tam kusur izafe edilmiştir. Dava dışı 3.kişiye ait aracın sürücüsü Çelebi Yücel, kaza sonucu basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaralanmış, sürücü A.. S.. hakkında Bodrum 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 2008/1282 Esas sayılı dosyasında taksirle yaralamaya sebebiyet vermekten dava açılmış, yargılama sonunda davalı A.. S..'in %100 kusuruna istinaden, TCK'nun 89/1.maddesi hükmüne göre neticeden 1.800 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiştir. Bu suç için TCK'nun 66/1-e maddesinde öngörülen zamanaşımı süresi 8 yıldır.Dava, 08.09.2007 kaza tarihinin üzerinden 8 yıl geçmeden 04.05.2010 tarihinde açılmıştır.Bu durumda, mahkemece işin esasına girilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu gibi, ceza zamanaşımının burada uygulanamayacağı gerekçesiyle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.Kabule göre de;Zamanaşımı defi ancak bunu ileri süren taraf lehine hukuki sonuç doğurur. Zamanaşımı definde bulunmayan taraf yararına hukuki sonuç doğmaz. Somut olayda, davalılardan sadece Z.. M.., süresinde zamanaşımı definde bulunmuş, davalı A.S. davaya cevap dahi vermemiştir. Ayrıca, davanın kısmen kabulüne dair 23.05.2012 gün 2010/556 Esas-2012/429 Karar sayılı önceki hüküm, sadece davalı Z.. M.. tarafından temyiz edilmiş olup, hükmü temyiz etmeyen diğer davalı A.. S.. yönünden o hüküm kesinleşmiştir.Bu durumda mahkemece, davalı A.. S.. hakkında verilen 23.05.2012 gün 2010/556 Esas-2012/429 Karar sayılı önceki hüküm kesinleştiğinden, bu davalı yönünden yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken, sanki bu davalı hakkında önceki hüküm kesinleşmemiş, bu davalı da zamanaşımı definde bulunmuş ve aleyhinde verilen önceki hükmü temyiz etmiş; bu davalı yönünden de karar bozulmuş gibi sadece davalı Z.. M.. tarafından ileri sürülen zamanaşımı definin, diğer davalı A.. S..'e de sirayet ettirilerek, bu davalı hakkında açılan davanın da zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi doğru değildir.SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı ..... Sigorta A.Ş vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün davacı lehine BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 15/10/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.