MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi -K A R A R-Davacılar vekili, müvekkillerinin desteği ....'ün sevk ve idaresindeki ... plaka sayılı araç ile seyir halinde iken 23/02/2004 tarihinde geçirdiği kaza sonucu vefat ettiğini, müteveffanın müvekkillerinin desteği olduğunu ve destekten yoksun kaldıklarını, kaza nedeni ile soruşturma yapıldığını, ... plakalı aracın davalı ... şirketince... ile sigortalı olduğunu ve poliçe ile üçüncü kişilerin uğrayacağı maddi zararların kaza tarihinde 40.000,00-TL poliçe teminatı ile güvence altına alındığını, bu nedenle müvekkili ... için şimdilik 39.000,00-TL, çocukları ... için şimdilik 500,00'er TL destekten yoksunluğa ilişkin toplam 40.000,00-TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş; yargılama sırasında talebini toplam 40.000,00 TL olarak ıslah etmiştir.Davalı ...vekili; davacının talebinin zamanaşımına uğradığını, sürücünün kendi kusurundan dolayı vefat ettiğini, bu nedenle müvekkilinin tazminattan sorumlu olmadığını, ayrıca müvekkilinin sorumluluğunun poliçe limitleri ile sınırlı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Mahkemece, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, davanın kabulü ile davacı eş ... için 33.000,72-TL, davcı çocuklar ...için 2.941,17-TL, ... için 4.058,11-TL destekten yoksunluk tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı ... şirketi vekilince temyiz edilmiştir.818 sayılı BK.nun 41. maddesinde haksız fiil tanımlanmış, 60. maddesinde de haksız fiilden zarar görenin bundan kaynaklanan zararın tazmini istemi ile açacağı davaların, zararı ve faili öğrendiği tarihten itibaren 1 yıl ve herhalde haksız fiil tarihinden itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi bulunduğu belirtilmiştir.Buna karşılık, 2918 sayılı KTK.nun 109/1. maddesinde "Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar." hükmüne, yine aynı kanunun 109/2 maddesinde ise, "dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise, bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir." hükmüne yer verilmiştir. 2918 sayılı Kanunun anılan madde hükmünde, gözden kaçırılmaması gereken husus, Ceza Kanununda öngörülen daha uzun zamanaşımı süresinin, tazminat talebi ile açılacak davalar için de geçerli olabilmesinin, sadece eylemin Ceza Kanununa göre suç sayılması koşuluna bağlanmış bulunmasıdır. Bu düzenlemenin iki ayrı sonucu bulunmaktadır. Söz konusu Yasa hükmü, ceza zamanaşımının uygulanabilmesi için sadece eylemin aynı zamanda bir suç oluşturmasını yeterli görmekte; bunun dışında, fail hakkında mahkumiyet kararıyla sonuçlanmış bir ceza davasının varlığı, hatta böyle bir ceza davasının açılması ya da zarar görenin o davada tazminat yönünden bir talepte bulunmuş olması koşulu aranmamaktadır. Dahası, söz konusu hükümde, ceza zamanaşımının uygulanması bakımından sürücü ve diğer sorumlulular (örneğin işleten) arasında bir ayrım da yapılmamış, böylece kuralın bunların tümü için geçerli olduğu, hepsi için aynı zamanaşımı süresinin uygulanacağı öngörülmüştür. (HGK'nın 10.10.2001 gün 2001/19-652-705 ve HGK'nın 16.04.2008 gün, 2008/4-326-325 sayılı kararları ile uzamış ceza zamanaşımı benimsenmiştir.Açıklanan ilkeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde; kaza 23.02.2004 tarihinde gerçekleşmiş, dava 03.01.2014 tarihinde açılmıştır. Davaya konu tek taraflı trafik kazası sonucunda davacıların murisi sürücü .... ölmüştür. Davaya konu eylem için kaza tarihinde yürürlükte bulunan 765 sayılı TCK 455/1 maddesi delaletiyle ... 102/4 maddesi gerğince ceza zamanaşımı süresi 5 yıl olup uzamış ceza zamanaşımı süresi davanın açılıma tarihinde dolmuştur. Hal böyle olunca, mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken, hükme esas alınan 26.05.2014 tarihli aktüer raporunda hesaplanan rakamlar üzerinden yazılı şekilde kabulüne dair hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ... şirketi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, duruşmada vekille temsil olunmayan davalı ... şirketi yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı ... şirketine geri verilmesine 17/11/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.