MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi -K A R A R-Davacı vekili, dava dışı ... Tarımsal Kalkınma Kooperatifinin yönetim kurulu üyesi davalı borçlu ...’in amme alacağının tahsilini imkansız hale getirmek amacıyla ...plakalı aracını 4.1.2012 tarihinde kızı davalı ...’a, onun 5.3.2012 tarihinde davalı ...’a, onun da 7.1.2013 tarihinde davalı ...’a sattığını belirterek davalılar arasındaki satış işlemlerinin iptali ile aracın davalı borçlu ... adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı borçlu ..., Ticaret Mahkemesinin görevli olduğunu, borçlu kooperatifin tasfiyesinden sonra kendisine başvurulabileceğini, tasarrufun borçtan önce olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.Davalı ... vekili, Ticaret Mahkemesinin görevli olduğunu, tasarrufun borçtan önce olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.Davalı ..., 5.3.2012 tarihinde iyiniyetle aldığı aracı 7.1.2013 tarihine kadar çalıştırarak 7.1.2013 tarihinde sattığını belirterek davanın reddini istemiştir.Davalı ..., Ticaret Mahkemesinin görevli olduğunu, iyiniyetli 4. kişi olarak aracı 20.000 TL bedelle aldığını, davalıları tanımadığını belirterek davanın reddini, kabulü halinde de ödediği bedel nispetinde hapis hakkı tanınmasını talep etmiştir.Mahkemece iddia, savunma toplanan delillere göre; davacının araç satışının muvazaalı olduğunu ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava 6183 Sayılı...’nun 24 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Bu tür davalarda amaç borçlunun alacaklısını zarara uğratmak kastı ile mal varlığından çıkarmış olduğu mal ve hakların tasarruftan zarar gören alacaklının alacağını elde etmek amacıyla dava açarak alacağını elde etmesidir. Bu davaların açılmasının ön koşulu borçlu hakkında icra takibi yapılması, takibin kesinleşmesi ve bazı haciz işlemleri yapılmışsa haczedilen malların kamu alacağını karşılamaması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılması ve davanın tasarruf tarihinden itibaren 5 yıllık hakdüşürücü süre içinde açılması gerekir.Bu ön koşulların bulunması halinde ise 6183 Sayılı ...’nun 27, 28, 29 ve 30. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle 6183 S.K’nın 27. maddesinde amme alacağını ödememiş borçlulardan müddetinde veya hapsen tazyikine rağmen mal beyanında bulunmayanlarla malı bulunmadığını bildiren veyahut beyan ettiği malların borcuna kifayetsizliği anlaşılanların; ödeme müddetinin başladığı tarihten geriye doğru iki yıl içinde veya ödeme müddetinin başlamasından sonra yaptıkları bağışlamalar ve ivazsız tasarrufların hükümsüz olduğunun, 28/I-1. maddesinde de üçüncü dereceye kan hısımlarıyla, eşler ve ikinci dereceye kadar sıhri hısımlar arasında yapılan ivazlı tasarrufların bağışlama niteliğinde olup iptale tabi olduğu aynı maddenin 2 fıkrasında bedel farkının iptal nedeni sayıldığı, 29 maddedeki tasarrufların iptale tabi olduğu, aynı Kanun’un 30. maddesinde ise borçlunun malı bulunmadığı veya borca yetmediği takdirde amme alacağının bir kısmının veya tamamının tahsiline imkan bırakmamak maksadıyla borçlu tarafın yapılan bir taraflı muamelelerle borçlunun maksadını bilen veya bilmesi lazım gelen kimselerle yapılan bütün muamelelerin tarihleri ne olursa olsun hükümsüz olduğunun ifade edildiği ve iptale tabi olduğu belirtildiğinden iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.6183 Sayılı ...’nun 25 maddesi gereğince iptal davaları borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır. Ayrıca, kötü niyetli üçüncü şahıslar hakkında da iptal davası açılabilir. 6183 Sayılı ...’nun 31 maddesine göre 27, 28, 29, ve 30. maddelerde sözü edilen tasarruf ve muamelelerden faydalananlar elde ettiklerini elden çıkarmışlarsa takdir edilecek bedelini bu kanun hükümleri dairesinde vermeye mecburdur hükmünü içermektedir. Bu ihtimalde 3. kişinin sorumlu olduğu miktar, elden çıkarılan malın o tarihteki gerçek değeridir. Bir başka anlatımla dava ve tasarrufa konu malı elinde bulunduran şahsın kötü niyetli olduğunun kanıtlanamaması halinde dava tümden reddedilmeyip borçlu ile tasarrufta bulunan şahıs tasarrufa konu malı elinden çıkardıkları tarihteki gerçek değeri oranında ve alacak miktarı ile sınırlı olarak tazminata mahkum edilmeleri gerekir.Somut olayda davalı borçlu ...’in 29.4.2008 tarihinden 4.1.2012 tasarruf tarihine kadar dava dışı kooperetifin yönetim kurulu başkanı ve başkan yardımcığının yaptığı, adına çıkarılan ödeme emirlerin 11.12.2012 tarihinde tebliğ edildiği, tebliğ edilen ödeme emirlerindeki borcun 2008 yılı 1 aydan 2012 yılı 12 ayına kadar olan döneme ilişkin olduğu, borçlu hakkındaki takibin kesinleştiği ve borcu karşılayacak malının olmadığı davanın 5 yıllık hakdüşürücü süre içinde açıldığı dolayısıyla dava koşullarının mevcut olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda öncelikle davalı ...’ın 29.4.2008 - 4.1.2012 tarihleri arasındaki sorumlu olduğu amme alacağı ve fer’ilerinin tespiti amacıyla bilirkişi incelemesi yaptırılarak sorumlu olduğu borç miktarının belirlenmesi, borç miktarı belirlendikten sonra dava konusu 4.1.2012 tarihli tasarrufun 6183 Sayılı ...’nun 27,28,29,30,31 maddeler, 5.3.2012 tarihli tasarrufun aynı yasanın 30. ve 31. maddeler 7.1.2013 tarihli tasarrufun da aynı Yasanın 30. maddesi gereğince iptale tabi olup olmadığının değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetli görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazların kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 15/11/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.