MAHKEMESİ : Büyükçekmece 3. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 08/11/2012NUMARASI : 2009/909-2012/408Taraflar arasındaki tapu iptali-tescil davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:-K A R A R-Davacılar vekili, davalı borçlu Tasfiye Halinde SS .... Ova Konut Yapı Kooperatifinin aleyhine açılan alacak davası sonucu hükmedilen alacaklarının tahsilini imkansız hale getirmek amacıyla kendi uhdesinde kalması gereken üç daireyi önce davalı kooperatif yönetim kurulu başkanı İ.. Ç..'nın eşi dava dışı S. Ç..'ya, onun da 11.12.2007 tarihinde İ.. Ç..'nın kardeşi davalı Z.. A..'a, Zeynep'in de 17.9.2009 tarihinde dava dışı şirkete, yine üç dairenin de 10.7.1995 tarihinde davalı kooperatif yönetim kurulu üyesi davalı R.. Y..'a satıldığını belirterek davalılar arasındaki muvazaalı satış işlemlerinin iptali ile taşınmazların borçlu kooperatif adına tesciline, davalı Zeynep yönünden davanın bedel olarak tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı Kooperatif tasfiye memurları savunma yapmamıştır.Davalı R.. Y..,davalı kooperatifi 1994 yılında kurduklarını, 10.7.1995 tarihli karar ile üzerine düşen bağımsız bölüm tapularını 9.6.2006 tarihinde aldığını, 30.6.1997 yılında yönetimden ayrıldığını,tüm sorumluluğunun İ.. Ç.. ve yönetimdeki A.. Ö.. ve A.. Ş..'e ait olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.Davalı Z.. A.. vekili, dava konusu taşınmazları banka kredisi kullanarak dava dışı S. Ç..'dan aldıklarını, daha sonra sattıklarını, iptal koşullarının oluşmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece iddia, savunma, toplanan delillere göre, davalı R.. Y.. adına bağımsız bölümlerin tapu kaydının başlangıçtan beri kooperatif ortağı olması sebebiyle tahsis yoluyla oluşturulduğu, yine Z.. A.. adına kayıtlı taşınmazların baştan beri ortak olan dava dışı S. Ç.. adına tahsis yoluyla oluşan tapu kayıtların 11.12.2007 tarihinde tapuda satış yoluyla tescilinin gerçekleştiği gerçek kişi davalıların diğer davalı kooperatif yetkilileri ile işbirliği içinde davacını alacağını kavuşmasını önlemek için işlem yaptıkları hususunun ispatlanamadığı gibi davacının Kooperatifler Kanununun 30 ve 63 maddeleri uyarınca kooperatif ortaklarına müracaatla alacağını tahsil etmesi mümkün olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava Türk Borçlar Kanununun 19.maddesinde düzenlenen muvazaa hukuksal nedenine davayı iptal istemine ilişkindir. Bir davada taraflarca ileri sürülen maddi olguların hukuki değerlendirilmesini yapmak, uygulanacak yasa maddelerini bulmak ve uygulamak hakimin doğrudan görevidir.Dava dilekçesindeki ileri sürüşe ve yargılama sırasındaki sözlü ve yazılı açıklamalara göre dava niteliği itibarıyla TBK 19.maddesinde tanımını bulan muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davasıdır. Yüzelsel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİK 277. maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılır.Oysa muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tesbit ettirmeyi amaçlar. Kural olarak muvazaa nedeniyle hakları ihlal olunan ve zarar gören 3.kişiler tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler. 3.kişinin danışıklı işlem ile hakkının zarar gördüğünün benimsenebilmesi için onun danışıklı işlemde bulunandan bir alacağının var olması ve bu alacağın ödenmesinin önlemek amacıyla danışıklı bir işlem yapılması gerekir. Davacının bu davadaki amacı alacağını tahsil edebilmek için muvazaa nedeniyle temelde geçersiz olan işlemin hükümsüzlüğünü sağlamaktır. Muvazaaya dayalı davalarda davacının icra takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına gerek yoktur. Çünkü yukarıda açıklandığı gibi İİK 277 ve izleyen maddelerinde iptal davasına konu tasarruflar özünde geçerli olmasına rağmen kanunun icra hukuku yönünden iptaline imkan verdiği tasarruflardır. Muvazaaya dayalı iptal davasında ise davacı muvazaalı işlemle kendisinin zararlandırıldığını ileri sürmektedir.İİK 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen iptal davası açma hakkı davacının genel hükümlere, muvazaaya dayanarak dava açmasına engel değildir. Davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK 283/1 maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının taşınmazların haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekecektir.Açıklanan bu maddi ve hukuksal olgulara göre davanın İİK 277 ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkin olduğu yolundaki mahkemenin kabulüne katılma olanağı yoktur.Somut olayda davacıların, dava konusu taşınmazın arsa malikleri olduğu (mirasçı olarak)4.5.1994 tarihli düzenleme şeklinde kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince anılan taşınmazın davalı kooperatife satıldığı,davalı kooperatifin taşınmaz üzerine bina yaptığı,davacıların murisi tarafından eksik ifa nedeniyle kooperatif aleyhine açılan davanın Büyükçekmece 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 12.5.2008 tarih 2007/452 Esas 2008/488 Karar sayılı ilamı ile kabul edildiği ve kararın 5.12.2008 tarihinde kesinleştiği, alacağın takibe konduğu, 18.11.2011 tarihli aciz belgesinden davacıların davalı kooperatiften alacağının 242. 446,60 TL olduğu,davalı kooperatifin 30.6.2006 tarihli tasfiye kararı ile tasfiye edildiği, kararın 14.9.2006 tarihinde tescil, 19.9.2006 tarihinde ilan edilerek tasfiyenin gerçekleştiği anlaşılmaktadır. Dava konusu taşınmazların ise 10.7.1995 tarihli genel kurul kararı gereğince arsa alımı için 27.4.1994 ve 20.6.1994 tarihleri arasında kooperatif üyeleri İ.. Ç..,A.. Ö.., A. Ş.. ve R.. Y..'dan geri ödenmek üzere alınan 4.000 TL'nin geri ödenememesi üzerine üç dairenin İ.. Ç..,3 dairenin R.. Y.., 1 dairenin Alaatin Şimşek, 1 dairenin A.Ö.., bir dairenin A. ve Atilla'ya ortak verilmesine, iki dükkanın adı geçen dört kişiye eşit şekilde verilmesine karar verildiği, anılan genel kurul kararı gereğince de tapuda 5.7.1999 tarihinde kooperatif ve arsa malikleri adına tahsis işlemlerinin yapıldığı,9.8.2006 tarihinde de tahsis işlemine uygun tapu kayıtlarının çıkarıldığı anlaşılmaktadır.Dosya kapsamından davalı kooperatife kalması gereken dava konusu taşınmazların davacıların alacağının doğumundan sonra kooperatif yönetim kurulu üyeleri davalı R.. Y.. ile İ.. Ç.. adına tahsis ediliği,İ.. Ç..'nın dava konusu taşınmazları eşi önce dava dışı S. Ç..'ya, Sultan'ın da aynı taşınmazları 11.12.2007 tarihinde İ.. Ç..'nın kardeşi davalı Z.. A..'a, Zeynep'in eldeki dava açıldıktan sonra 17.9.2009 tarihinde davadışı ... Gıda Ltd.Şti'ne sattığı anlaşılmaktadır.Mevcut delilerden davalı kooperatifin, arsa maliklerinin alacaklarının tahsilini engellemek amacıyla kooperatife kalması gereken dava konusu taşınmazları kooperatif yönetim kurulu üyeleri dava dışı İ.. Ç.. ve R.. Y..'a devrettiği,dava dışı İbrahim'in dava konusu taşınmazları önce eşine sonra eşi tarafından kardeşi Zeynep'e devrini sağladığı,dava açıldıktan sonra da davalı Zeynep'in dava konusu taşınmazları dava dışı 4.kişiye devretmesinin davalılar Remzi ve Zeynep'in, davalı borçlu kooperatifin durumunu ve amacının bilebilecek kişilerden olması yapılan devir işlemlerinin muvazaalı olması nedeniyle davacının davasının kabulü ile davalı kooperatif tarafından davalı Remzi'ye devri yapılan taşınmazla ilgili İİK 283 madde kıyasen uygulanarak davacıların alacak ve fer'ileriyle sınırlı olarak dava konusu taşınmaz üzerinde davacılara haciz ve satış yetkisi verilmesine ,davalı Zeynep' e devri yapılan taşınmazlar yönünden ise davalı Zeynep'in kötüniyetli olması ve hakkında davanın bedele dönüşmesi nedeniyle taşınmazları elden çıkardığı,17.9.2009 tarihindeki piyasa değerleri yönünden keşif yapılarak bilirkişi incelesi yaptırılarak belirlenecek bedelin davacıların alacak ve ferileriyle sınırlı olarak davalı Zeynep'ten tahsiline karar verilmesi gerekirken dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna uygun olmayan gerekçeyle davanın reddi isabetli görülmemiştir.SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine 1.7.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.