Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 10413 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 3746 - Esas Yıl 2013
MAHKEMESİ : İstanbul 19. Asliye Ticaret MahkemesiTARİHİ : 28/11/2012NUMARASI : 2011/333-2012/243Taraflar arasındaki Tasarrufun İptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:-K A R A R-Davacı vekili,davalı borçlu ... İnşaat Sanayii ve Ticaret Ltd.Şti.'nin alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla adına kayıtlı iki adet taşınmazı 31.12.2008 tarihinde davalı M.. S..'a sattığını belirterek davalılar arasındaki tasarrufun iptalini talep etmiş, 1.10.2012 tarihli dilekçesi ile dava konusu taşınmazların cebri icra yoluyla dava dışı Türkiye Halk Bankasına satıldığından takip konusu alacağın davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.Davalı .... İnşaat Sanayii ve Ticaret Ltd.Şti. Vekili, Beyoğlu Mahkemelerinin yetkili olduğunu,davacının daha önce aynı konuda açtığı dava nedeniyle bu davanın derdestlik nedeniyle reddi gerektiğini, aciz belgesi sunulmadığını, taşınmazların gerçek bedelle ve borçtan önce satıldığını, müvekkili şirketin faaliyet konusunun inşaat sektörü olması nedeniyle satışın muvazaalı olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Davalı M.. S.. vekili, müvekkilinin ikametgah mahkemesinin yetkili olduğunu, taşınmazları iyiniyetle ve gerçek değerinden aldıklarını belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece iddia,savunma, toplanan delillere göre,dava konusu taşınmazların tapudaki satış bedeli ile bilirkişi tarafından belirlenen değerleri arasında misli fark bulunmadığı,davalı M.. S..'ın kötüniyetli olduğunun ispatlanamaması nedeniyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm ,davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK.nun 278.maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza İİK.nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK.nun 279.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.Mahkemece dava konusu taşınmazların tapudaki satış bedeli ile bilirkişi tarafından belirlenen değerleri arasında misli fark bulunmadığı, davalı M.. S..'ın kötüniyetli olduğunun ispatlanamaması nedeniyle davanın reddine karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna uygun düşmemektedir. Mahkemece de belirlendiği gibi taşınmazların tapudaki satış bedelleri ile bilirkişi tarafından belirlenen bedelleri arasında fahiş fark bulunmamakla birlikte davalı borçlunun 31.12.2008 tarihinde dava konusu iki bağımsız bölüm dışında davalı M.. S..'a üç bağımsız bölüm daha olmak üzere toplam beş taşınmaz, M. Y.. ile aynı soyadını taşıyan İsmail Savaş'a toplam sekiz taşınmaz, yine davalı M. Y..'in akrabasına ait ...Basın Yayın ve Matbacılık San ve Tic.Ltd.Şti'ne beş taşınmaz olmak üzere aynı gün aynı işlemle toplam 18 taşınmaz sattığı,satış işlemlerinin borçlu şirketi temsilen Salih Mermer, alıcıları temsilen İ. S.. tarafından yapıldığı,yine dava dışı İ. S..tarafından 31.12.2008 tarihinde alınan taşınmazlardan birinin 5.8.2009 tarihinde İsmail Savaş'ın vekili olarak M. M.. tarafından satıldığı anlaşılmaktadır. Davalı 3.kişi M. Y.. dava konusu taşınmazları aldıktan sonra 12.5.2009 tarihinde kendisinin, İ. S..'ın ve ... Basın Yayın ve Matbacılık San ve Tic.Ltd.Şti'nin borçlarına karşılık Halk Bankası lehine 10.000.000,TL ve 7.500.000 USD miktarla ipotek ettirdiği, dava konusu taşınmazların cebri icra sonucu ipotek borcuna mahsuben 17.3.2011 tarihinde Türkiye Halk Bankası AŞ.tarafından alındığı anlaşılmaktadır. Borçlunun aynı gün tek satış sözlemesi ile 18 adet taşınmazını satması (bu satışların tamamının davalı M. Y.. ve onunla bağlantılı İ. S.. ve ... Ltd.Şti 'Ne yapılmış olması)hayatın olağan akışına uygun olmadığı gibi bu durum borçlunun mal kaçırma amacını ve alıcılarında yani M. Y..'in de borçlunun amacını ve durumunun bilebilecek kişilerden olduğunu gösterdiğinden dava konusu tasarrufların İİK 280/1 madde gereğince iptaline, ancak taşınmazlar davalı 3.kişi M. Y..'in borcu nedeniyle cebri icra yoluyla satıldığından İstanbul 10.icra müdürlüğünün 2009/9981 sayılı ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan takip dosyası istenerek dava konusu taşınmazların cebri icra satışının kesinleştiği yani taşınmazların elden çıktığı tarihteki değerleri konusunda bilirkişiden alınacak ek rapor doğrultusunda davalı M. Y..'in davacının takip konusu alacak ve fer'ileriyle sınırlı olarak İİK 283/2 madde gereğince belirlenecek tazminat miktarından sorumluluğuna karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle hüküm tesisi isabetli görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 1.7.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.