MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi -K A R A R-Davacılar vekili; 05.04.2011 tarihinde zorunlu trafik sigortası bulunmayan aracın sürücüsünün davacıların desteği... çarparak ölümüne neden olduğunu, müteveffanın ölümü nedeniyle davacıların desteklerinden yoksun kaldığı ileri sürülerek fazlaya ilişkin haklar saklı olmak üzere her bir davacı için 100 TL olmak üzere toplam 300 TL’nin başvuru tarihinden itibaren uygulanacak avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi talep edilmiştir.Davacılar vekili 19.11.2014 tarihli ıslah dilekçesi ile maddi tazminat talebini davacı ... için 10.777,95 TL, davacı ... için 9.109,58 TL ve davacı ... için 20.723,11 TL olmak üzere toplam 40.610,64 TL'ye çıkarmıştır.Davalı vekili; kaza tarihi itibariyle davalının sorumluluk limitinin 200.000 TL olduğunu, yetkili mahkemenin ... Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, müteveffanın müterafık kusuru bulunduğunu, kaza nedeniyle davacı tarafa 91.026,00 TL ödeme yapıldığından davalının sorumluluğunun kalmadığı belirtilerek davanın reddi talep edilmiştir. Mahkemece, davanın kabulü ile davacı ... için 10.777,95 TL, davacı ... için 9.109,58 TL ve davacı ... için 20.723,11 TL'nin 25/07/2011 tarihinden itibaren uygulanacak yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak, davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma zararına ilişkindir.Somut olayda; davalı vekili meydana gelen trafik kazası nedeniyle davacıya 25.07.2011 tarihinde 91.026,00 TL ödeme yapıldığını beyan etmiştir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 111. maddesi uyarınca tazminat miktarlarına ilişkin olup da yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten itibaren 2 yıl içinde iptal edilebilirler. Yasa’nın bu hükmünden yararlanmak için ibra belgesinin iptalinin açıkça ve ayrıca istenmesine gerek olmayıp, dava sırasında bu husus ileri sürülebileceği gibi, yapıldığı tarihten itibaren 2 yıl içinde hükümlerinin kabul edilmediğine ilişkin bir irade açıklaması da yeterlidir. Bu düzenlemeye göre açılan dava süresinde olup mahkemece yapılacak iş, ilk önce ödeme tarihi itibariyle yapılan ödemenin yetersiz olup olmadığının belirlenmesidir. Bunun için ödeme tarihi verileri dikkate alınarak yapılacak hesaplama sonucu bulunacak tutar ile ödeme miktarının karşılaştırılarak, ödemenin yeterli bulunması halinde, bir başka anlatımla ödemenin yapıldığı tarih itibarı ile geçerli verilere göre hesaplanan tazminatı yapılan ödeme tamamen karşılıyorsa zarar görenin zararı karşılanmış borç ibra edilmiş sayılır ve ibra nedeni ile davanın reddine karar verilmesi gerekir. Şayet ödemenin yetersiz olduğu anlaşılırsa bu kez karar tarihine en yakın veriler dikkate alınarak tazminat hesaplanmalı ve zarar ve yararın denkleştirilmesi ilkesi gereğince davalı tarafından yapılan ödemeye hesaplama yapıldığı tarihe kadar geçen süre için yasal faiz uygulanarak, hesaplanan tutardan mahsup edilmelidir. Mahkemece, yazılı şekilde eksik inceleme ile rapor tarihindeki veriler esas alınarak tazminat belirlenmesi ve ödeme miktarının güncellenerek mahsubu sonucunda bulunan tazminat tutarına hükmedilmesi doğru olmamıştır.SONUÇ: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 14/11/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.