MAHKEMESİ : Körfez 1. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 09/02/2012NUMARASI : 2009/64-2012/77Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili ve davalılar M.. B.., Z.. B.. ve R.. U.. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:-K A R A R- Davacı vekili, davalıların işleteni, sürücüsü ve trafik sigortacısı olduğu araçların kusurlu olarak sebebiyet verdiği trafik kazası sonucu minibüste yolcu olan müvekkilinin yaralandığını, uzun süre tedavi gördüğünü, tedavinin devam ettiğini, maddi ve manevi zararının oluştuğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, daimi sakatlık (iş göremezlik) olarak 5.000,00 TL. maddi tazminat ile 10.000,00 TL. manevi tazminatın davalılardan faiziyle tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar vekili, davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, toplanan delillere göre, davanın kısmen kabulü ile maddi tazminata ilişkin taleplerin tüm davalılar yönünden reddine, manevi tazminatın, İ. Grup Ltd.Şti., A. Sigorta A.Ş, A. Anonim Sigorta A.Ş ve İ. Sigorta A.Ş bakımından reddine, 5.000,00 TL manevi tazminatın gerçek kişi davalılardan dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile beraber müşterek müteselsilen tahsiline karar verilmiş, hüküm davacı vekili ve davalılar M.. B.., Z.. B.. ve R.. U.. tarafından temyiz edilmiştir. 1-) Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına,maddi tazminatın tesbiti için SGK'dan gelen maluliyet raporuna göre hesap yapılması ve buna ilişkin bir itiraz bulunmaması, SGK geçici iş göremezlik ödemesinin kabul edilmiş olmasına göre, davacı ve davalılardan M.. B.., Z.. B.. ve R.. U.. vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2-) Davacılar ve davalılardan M.. B.. ve arkadaşları vekilinin İ. Ltd.Şti'nin işletenlik sıfatına yönelik temyiz itirazları incelendiğinde; Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davalı şirketin, işleten sıfatının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır. 2918 sayılı KTK.nun hükümlerine göre, trafik kaydı "işletenin" kesin olarak gösteren bir karine değilse de, onun kim olduğunu belirleyen güçlü bir kanıt niteliğindedir. Ancak, trafik kaydına rağmen işletenliğin 3. kişi üzerinde bulunmasını engelleyen bir yasa hükmü yoktur. Aynı yasanın 3. maddesinde, "İşleten: Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alacı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehin gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak, ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır." şeklinde tanımlanmıştır. Aynı kanunun 85. maddesinde ise, "Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün ünvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen bilet ile işletilmesi halinde, moturlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar." hükmüne yer verilmiştir. Bu yasal düzenleme karşısında, kazaya karışan araçların meydana getirdikleri zararlardan araç sahiplerinin hukuken sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiş ise de, bu araçların sahipleri tarafından herhangi bir sebeple yararlanılmasının bir başka kimseye devir edilmesi halinde (çok kısa bir süre olmaması kaydıyla) artık üzerindeki fiili hakimiyeti kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının kalktığı durumlarda, o araca kaza sırasında fiili hakimiyeti altında bulunduran ve ondan iktisaden yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması gerekir. Bunun sonucu olarak ta araç malikinin sorumlu tutulmaması gerekecektir. Gerek doktirinde, gerekse Yargıtay'ın uygulamalarında, kiracının işleten sıfatının belirlenmesinde, kira sözleşmesinin uzun süreli olması, araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının birlikte bulunması gerekmektedir. Somut olayda, dava konusu motorlu aracın olay günü dava dışı E.Otomotiv Ltd.Şti tarafından 29.01.2004 tarihli faturayla satın alındığı ve E. Otomotiv Ltd.Şti elamanı olmadığı yolunda bir itiraz bulunmayan diğer davalı H. Çi.'e aynı tarihli irsaliye ile teslim edildiği anlaşılmaktadır. O halde mahkemece yapılacak iş; aracın teslim edilip edilmediği, araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma olup olmadığı, yapılan işlemin maliye ve vergi Dairelerine bildirilip bildirilmediği, E. ve İ. Grup Ltd. Şti'nin ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi marifetiyle inceleme yaptırılmak suretiyle, fatura, ruhsat, cari hesap hareketleri gibi yan delillerle desteklenip desteklenmediği, davalının işletenlik sıfatının devam edip etmediği hususları tartışılarak varılacak uygun sonuca göre bir karar vermekten ibarettir. Bu durumum göz önünde bulundurulmamış olması bozmayı gerektirmiştir. 3-)Davacı vekilinin temyiz itirazları incelendiğinde; Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Tazminat hukuku ilkeleri gereğince, haksız eylemden kaynaklanan zararın ödetilmesi amacıyla açılan davalarda, istek bulunması durumunda kabul edilecek tazminata olay gününden itibaren faiz yürütülmesi gerekir. Uyuşmazlık konusu trafik kazası haksız eylem niteliğinde olup taraflar arasındaki ilişkinin niteliği gereği faiz başlangıç tarihi olay tarihi olmalıdır. Yerel mahkemece açıklanan yönler gözetilerek, kabul edilen manevi tazminata olay gününden itibaren yasal faiz yürütülmemiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekir. 4-)Davalılar M.. B.., Z.. B.. ve Mithat Uzun vekilinin temyiz itirazları incelendiğinde; Davacıların uğradığı zarar tek bir olaydan kaynaklanmakta olup, 2918 sayılı KTK.’nun 88. ve BK.’nun 50. maddesi uyarınca haksız fiile karışanların her biri zarardan müteselsilen sorumludurlar. Ancak davacılar vekili dava dilekçesinde, maddi ve manevi tazminatın davalılardan (sigorta şirketleri sadece maddi tazminattan ve poliçe limitleriyle sınırlı olarak) müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmemiştir. Bu durumda davacı tarafca, yasanın verdiği müteselsilen talep hakkı kullanılmadıkça, hükmedilen tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesi doğru değildir. Mahkemece talep göz önünde bulundurulmadan yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukaruda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar ve davalılar M.. B.. Z.. B.. ve Mithat Uzun vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin ve davalılar M.. B.. ve arkadaşları vekilinin, 3 nolu bentte açıklanan nedenlerle vekilinin, (4) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalılar M.. B.., Z.. B.. ve Mithat Uzun vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün adı geçenler yararına BOZULMASINA peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı vekili ve davalılar M.. B.., Z.. B.. ve Mithat Uzun'a geri verilmesine 30.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.