Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10211 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 5398 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi -K A R A R- Davacı vekili, 24/01/2011 tarihinde müvekkili şirketin benzin istasyonuna girilerek hırsızlık yapıldığını, müvekkili şirketin davalı şirkete Akaryakıt Servis İstasyonları Sigorta Poliçesi ile sigortalı olduğunu, sigorta şirketinin çalınan ruhsatlı silah ile mermilerin bedeli olarak 2.183,33-TL ödediğini, çalınan kıymetli evrak ve nakit parayı ise ödemediğini, davalı şirketin red yazısında özel şartlara atıf yapıldığını, davalı şirketin atıf yaptığı özel şartların sözleşmenin imzası sırasında müvekkili şirkete bildirilmediği gibi ihbar da edilmediğini belirterek şimdilik 10.000,00-TL maddi tazminatın davalı ... şirketinden ihbar tarihinden 15 gün sonrasından itibaren işleyecek avans faizi ile tahsiline karar verilmesini talep etmiş, yargılama sırasında talebini 24.742,24 TL'ye çıkarmıştır.Davalı vekili, poliçenin mevcut olmasının teminatın tamamen ve otomatik ödeneceği anlamına gelmediğini, silah ve mermilere ilişkin zarara karşılık 2.183,00-TL ödendiğini, nakit para ve kıymetli evrakın ise özel şartlar gereği olduğu şekilde çelik kasa içinde olmayıp masaların kilitli çekmecelerindeki taşınabilir kasalar içinde olduğunu, poliçe özel şartlarındaki Hırsızlık Klozu gereği alarm,demir parmaklık, kepenk, gece bekçisi gibi güvenlik önlemlerinin bulunmadığını, bu nedenle davacı talebinin teminat dışında olduğunu, talep edilen afaki miktarı da kabul etmediklerini belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece davanın kabulü ile 24.742,24-TL'nin 09/02/2011 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine, karar verilmiş; hüküm, davalı vekilince temyiz edilmiştir.Dava Akaryakıt Servis İstasyonları Sigorta Poliçesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.Taraflar arasındaki çekişme, meydana gelen hırsızlığın sigorta poliçesi teminatı kapsamında olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.Davalı vekili; sigortalı tarafından poliçe özel şartlarına riayet edilmediğinden rizikonun poliçe teminat kapsamında yer almadığını, poliçede şart koşulan alarm, demir parmaklık,kepenk, gece bekçisi gibi güvenlik önlemlerinin en az birinin alınmış olması gerekirken sigortalı tarafından bu güvenlik önlemlerinin alınmadığını ve yine kıymetli evrak ve paranın poliçede belirtildiği üzere çelik kasa içinde bulunma koşulunun da sağlanmadığını ileri sürmüştür.Poliçe özel şartlarında; Nakit Para ve Kıymetli Evrak Hırsızlık Teminatı başlıklı klozda; "...sigortalı mahalde bulunan çelik kasa içinde ve kayıt altında bulunan nakit para ve kıymetli evrak teminat kapsamındadır...." ve Hırsızlık Teminatı başlıklı klozda ise :"Hırsızlık teminatı alarm,demir parmaklık, kepenk, gece bekçisi gibi güvenlik önlemlerinden en az birinin alınmış olması kaydı ile geçerlidir." düzenlemesi mevcut olup, somut olayda ise, nakit para ve kıymetli evrakın çelik kasa içerisinde olmayıp masanın kilitli çekmecesi içinde bulunan ve el kasası tabir edilen kolay taşınabilir kasalar içerisinde bulunduğu, ayrıca iş yerinde alarm, demir parmaklık,kepenk, gece bekçisi gibi güvenlik önlemlerinden birinin dahi alınmamış olduğu anlaşılmıştır.Bu durumda mahkemece rizikonun teminat dışı olduğu gözetilmeden yazılı olduğu şekilde davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 08/11/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.