MAHKEMESİ :Ticaret MahkemesiTaraflar arasındaki rücuen tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle, davanın kabulüne ilişkin verilen hüküm, davalı vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R-Davacı vekili, davacı tarafından ticari/sınai işletme sigorta poliçesi ile sigortalanan iş merkezinin teras katında bulunan, sigortalılarının kiracısı olarak tekstil işi yapan davalıya ait işyerinde meydana gelen yangın nedeniyle, sigortalı binanın hasar gördüğünü, hasar bedeli olarak eksper raporuyla saptanan 182.338,00 TL'yi sigortalılarına ödediklerini ve haklarına halef olduklarını, davalının işyerinde çıkan yangında ihmal ve kusuru olması nedeniyle davalının zarardan sorumlu olduğunu, sigortalılarına ödedikleri bedelin 23.327,00 TL'sinin davalının işyeri sigortacısı olan... Sigorta'dan tahsil edildiğini, anılan bu bedelin düşülmesiyle hesaplanan rücu alacaklarının 159.011,00 TL. olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 159.011,00 TL'nin sigortalılarına ödeme tarihi olan 05.07.2011'den işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.Davalı vekili; yangının, davacının sigortalısına ait binanın teras katındaki davalıya ait işyerinde çıktığının kesin olarak saptanmadığını, yangın raporunda da yangın çıkı?? yerinin net tespit edilemediğini, davalının işyerindeki elektrik tesisatından yangının çıkmasının mümkün olamayacağını ve bu hususun raporla saptandığını, binanın mevzuata uygun ve yangına karşı önlem alır tarzda olmasını sağlamayan davacı sigortalısının zarardan sorumlu olduğunu, yangının çıkış yeri ve davalının kusurlu olduğunun sabit olmaması nedeniyle, davalının zarardan sorumlu olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davanın kabulü ile 159.011,00 TL'nin, davacının ödeme tarihi olan 05.07.2011'den işleyecek değişen oranlardaki avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.1-Dava, işyeri sigorta poliçesi gereği sigortalısına ödeme yapan davacının ödediği bedelin, zarara sebep olduğu iddia olunan davalıdan rücuen tahsili ilişkindir.Davacı ... şirketi, bu davayı sigortalısının halefi olarak açtığına göre, görevli mahkemenin tayininde sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki mahiyeti nazara alınır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu'nun 22.03.1944 tarihli 37 Esas ve 9 Karar sayılı kararında bu husus, “sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının, muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak, sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur” şeklinde vurgulanmaktadır. Öte yandan, 6102 sayılı TTK'nun "Halefiyet" başlığı altındaki 1472. maddesinde (6762 sayılı TTK'nun 1301. md.) "Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer.Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder" hükmüne yer verilmiştir. 6100 Sayılı HMK'nun "Sulh Hukuk mahkemelerinin görevi" başlığı altındaki 4. maddesinde de "(1) Sulh Hukuk mahkemeleri, dava konusunun değer veya tutarına bakılmaksızın; a) Kiralanan taşınmazların, 09.06.1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davaları, b) Taşınır ve taşınmaz mal veya hakkın paylaştırılmasına ve ortaklığın giderilmesine ilişkin davaları, c) Taşınır ve taşınmaz mallarda, sadece zilyetliğin korunmasına yönelik olan davaları, ç) Bu Kanun ile diğer kanunların, sulh hukuk mahkemesi veya sulh hukuk hâkimini görevlendirdiği davaları, görürler" hükmüne yer verilmiştir. (1086 Sayılı HUMK'nun 8/II-1 maddesinde de dava konusu şeyin değerine bakılmaksızın, kira sözleşmesine dayanan her türlü tahliye, akdin feshi yahut tespit davaları, bu davalarla birlikte açılmış kira alacağı ve tazminat davaları ve bunlara karşılık olarak açılan davaların Sulh Hukuk Mahkemelerinde görüleceği” şeklinde benzer düzenlemeye yer verilmişti.) Somut olayda, davacı ... şirketinin, sigortalısının halefi olarak açtığı davada, dava dışı sigorta ettiren ile davalı arasındaki temel hukuki ilişkinin kira sözleşmesi olduğu açıktır. Zira, davacı taraf tüm yargılama boyunca, sigortalısının maliki olduğu binanın teras katındaki işyerinde, davalının kiracı olarak faaliyet yürüttüğü ifade edilmiş; davalı taraf da bu iddiaya karşı çıkmamıştır. O halde mahkemece, uyuşmazlığın Sulh Hukuk Mahkemesi'nin görevine girdiği dikkate alınarak, bu yönde görevsizlik kararı verilmesi gerekirken; hatalı değerlendirme sonucu, işin esasının incelenerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.2-Bozma ilamının kapsam ve şekline göre; davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına; peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 16.1.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.