MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİDAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİLTaraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Kadastro sonucu ...Köyü çalışma alanında bulunan 130 ada 182 parsel sayılı 4.417,56 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz irsen intikal, taksim, vergi kaydı, satın alma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle eşit hisseyle ..., ..., ...ve ...... adına tespit edilmişken Hazine'nin vergi kaydı miktar fazlası yönünden Kadastro Komisyonu'na yaptığı itiraz üzerine Hazine adına tespit edilmiş, Kadastro Mahkemesinin 2001/.... Esas ve 2007/....Karar sayılı kararıyla hükmen 17.10.2007 tarihinde ... adına tescil edilmiştir. Davacı ..., taşınmazın bir kısmını 16.12.1993 tarihli senetle satın aldığı iddiasına dayanarak tapu iptal ve adına tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.Mahkemece, kadastro tespitinden önce taşınmazda özel parselasyon yapılarak harici satış sözleşmesi ile davacıya taşınmazın 142,10 metrekarelik kısmının satıldığı, ....Köyünde imar planının bulunmadığının kabulü ile taşınmazı hisselere ayıran özel parselasyon planı ve satış sözleşmesinin geçersiz olduğu, yerel bilirkişi ve tanık beyanları ile arsa satış sözleşmesine göre davaya konu taşınmazda, kadastro öncesi davacı tarafından harici senet ile alınan 142,10 metrekarelik kısımda kazandırıcı zamanaşımı yolu ile kazanma koşullarının gerçekleşmediği kabul edilmek suretiyle yazılı şekilde karar verilmiş ise de; yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm kurmak için yeterli değildir. Taşınmazın, "tarla" vasfında ve özel mülkiyete konu yerlerden olduğu Kadastro Mahkemesinin 2001/.... Esas ve 2007/..... Karar sayılı kararıyla hükmen belirlenmiştir. Dava, tapu dışı yolla satın almaya dayalı mülkiyetin aktarılmasına yönelik tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Davacı, taşınmazın 142,10 metrekarelik kısmını 16.12.1993 tarihinde senetle satın aldığı iddiasına dayanmış, dava dilekçesi ekinde özel parselasyon planı eklemiştir. Keşifte dinlenen yerel bilirkişinin satış ve zilyetlik hususunda ayrıntılı bilgisi bulunmadığı gibi, tanık beyanlarının da yetersiz olduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla zilyetlik hususu yeterince açıklığa kavuşturulmamıştır. Doğru sonuca varabilmek için yerel bilirkişiler ve HMK 31. maddesi uyarınca davayı aydınlatma görevi kapsamında Hakimin taraflara gerektiğinde yeni tanık bildirme hakkının hatırlatılması suretiyle ve davacı taraf dayandığı takdirde satış senedinde tarlayı satan .... ile senet tanıkları ... ve ... ile muhtar ...marifetiyle mahallinde yeniden keşif yapılarak, temyize konu taşınmaz bölümünün davacıya satılıp satılmadığı, zilyetliğin devredilip devredilmediği, üzerindeki zilyetliğin kim tarafından, ne zamandan beri ne suretle sürdürüldüğü kesin olarak belirlenmeli, beyanlar arasında çelişki bulunması halinde yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişkiler giderilmeye çalışılmalı, çelişkinin giderilememesi halinde hangi beyanlara neden üstünlük tanındığı kararda tartışılıp gerekçelendirilmeli, satış yapılarak taşınmazın zilyetliğinin davacıya devredildiği saptandığı takdirde özel parselasyon haritasına değer verilerek ifraz haritası uygulanmalı, fen bilirkişisinden çekişmeli taşınmazın paftası ile özel parselasyon haritasını çakıştırarak raporunda göstermesi istenilmeli, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemece bu yönler göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davacıya iadesine, 08.02.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.