Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 8300 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 12168 - Esas Yıl 2016
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Kadastro sonucu ... Köyü çalışma alanında bulunan; 166 ada 494 parsel sayılı 18.877.18 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olması nedeniyle hamtoprak vasfıyla ... adına tespit ve hükmen tescil edilmiştir. Davacı ..., irsen intikal, hibe ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tapu iptal ve tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulü ile çekişmeli 166 ada 494 parsel sayılı taşınmazın 04.07.2014 tarihli fen bilirkişisi raporunda (A) harfi ile gösterilen kısmının tapu kaydının iptali ile davacı adına kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.Davacı ..., anılan Kadastro Mahkemesi dosyasında dava konusu edildiği anlaşılan çekişmeli taşınmazın davacı olan babası ... tarafından kendisine bağışlandığı iddiasına dayanarak eldeki davayı açmıştır. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden; dava konusu parsele ilişkin olarak, daha önce davacının babası olan ... tarafından irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak ... Kadastro Mahkemesi'nin 2006/849 Esas, 2008/241 Karar sayılı dava dosyasında dava açıldığı ve davasının keşif giderlerini süre içerisinde yatırmadığı gerekçesiyle 3402 sayılı Kanun’un 36/1 maddesi uyarınca reddedildiği ve davanın reddine dair bu kararın Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nin 2009/844 Esas, 495 Karar sayılı ve 10.02.2009 tarihli ilamı ile onanarak 26.2.2009 da kesinleştiği anlaşılmaktadır. Bu durumda davacı ... yönünden sözü edilen Kadastro Mahkemesi kararının külli halefiyet yoluyla kesin hüküm oluşturduğu açıktır. Kural olarak kesin hüküm 6100 sayılı HMK'nın 114/1-i ve 115/2. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında mahkemece re'sen gözetilmesi gerekli olumsuz dava koşullarındandır. Hal böyle olunca, mahkemece davanın kesin hüküm nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken esasa girilerek davacı yararına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile mülk edinme koşulları oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesi isabetsiz olup, davalı Hazine temsilcisinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görülmekle hükmün BOZULMASINA, 25.10.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.