Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 8298 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 12119 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : GÖLMARMARA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 10/04/2008NUMARASI : 2006/76-2008/44Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Davacı Hazine vekili; davalı Belediyece Akpınar Mesire Yerinde imar uygulaması yapıldığını ve bu uygulamaya,kamumalı niteliğindeki ziraateelverişli olmayan,kayalık,taşlık ve bir küçük tepe olduğu halde, "yoldan ihdas" şeklinde gösterilmek suretiyle 11800 metrekarelik alanın dahil edildiğini ve anılan imar düzenlemesi sonucu bu alandan oluşturulan .ada .. ada . ve.ada sayılı imar parsellerinin Belediye adına tescil edildiklerini, ancak devletin hüküm ve tasarrufu altındaki 11800 metrekarelik alandan meydana getirilen imar parsellerinin Belediye adına tescillerinin hiçbir kanuni, dayanağının bulunmadığını ve yetki aşımı suretiyle yapıldığından yok hükmünde olduğunu, Medeni Kanun'un 641. maddesinde sayılan yerlerin imar planına dahil edilmeleri halinde Hazine adına tescil edilmeleri gerektiğini ileri sürerek; tapu iptali ve Hazine adına tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulü ile dava konusu Gölmarmara İlçesi,. ada .nolu parsel .ada .nolu parsel ve . ada .nolu parselde tapuya kayıtlı taşınmazların G.. B.. adına olan tapu kaydının iptali ile Hazine adına kayıt ve tescillerine karar verilmiş;hüküm, davalı G.. B.. vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, yolsuz tescil nedeniyle tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Hemen belirtilmelidir ki, mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hükme yeterli ve elverişli olduğu söylenemez. Dava konusu .ada . ve . ada.sayılı imar parsellerinin “yoldan” açıklamasıyla, diğer .ada .parsel sayılı taşınmazın ise yoldan ve Belediyeye ait 1659 sayılı kadastral parselden oluşturuldukları tapu kayıtlarıyla sabittir. Ne var ki mahkemece, dava konusu taşınmazların imar düzenlemesi öncesi nitelikleri kuşkuya yer bırakmayacak biçimde belirlenmediği gibi, yasal mevzuat hükümleri uyarınca Belediyeye geçen yerlerden olup olmadıkları irdelenmemiş ve yine, imar parsellerinin sicil kayıtlarının dayanağı olan imar uygulamasının idari yargı yerinde iptal edilip edilmediği de araştırılmamıştır. Mahkemece, yapılan keşifler, dinlenilen yerel bilirkişi ve tanık beyanları ile alınan teknik bilirkişi raporlarının, çekişmeli taşınmazların şuyulandırma öncesi nitelikleri bakımından şüphe bırakmayacak biçimde netlik taşıdığı söylenemeyeceği gibi; dosyada mevcut paftada yol alanları bulunduğu gözlendiği halde, bu husus üzerinde dahi durulmamış; farklı bir ifadeyle imar parsellerinin düzenleme öncesi hangi kısımlarının yol, hangi kısımlarının taşlık, kayalık vs. olduğu yönünde tam bir belirleme yapılmamıştır. Bilindiği üzere; tapu sicilinin tutulması prensiplerinden biri tescil, diğeri sicilin aleniliği (güvenirliği), bir diğeri Hazinenin kusursuz sorumluluğu, sonuncusu ise geçerli bir hukuki sebebinin bulunması, yani kaydın illetten mücerret olmamasıdır. İmar uygulamasının dayanağı olan idari işlemin iptal edilmesi ile sicilin dayanıksız kalacağı ve TMK'nun 1025. maddesi hükmü uyarınca yolsuz tescil durumuna düşeceği açıktır. Bu durumda; dayanıksız kalan (illetten mücerret) kaydın iptali ile kadastral parselin geometrik ve hukuki durumunun ihyası şeklinde karar verilmesi gerekeceği kuşkusuzdur. Öte yandan, sicil dayanağı idari işlem hukuki geçerliliğini koruduğu sürece, sicil kaydının dayanaksız olduğundan söz edilemeyeceği ve bu nedenle de tapu iptal ve tescil davasının dinlenemeyeceği tartışmasızdır. Diğer taraftan; çekişmenin çözümünde, dava konusu taşınmazların imar uygulamaları öncesi niteliklerinin (mera, yol, taşlık, vs.) belirlenmesi gerektiği de açıktır. Yine bilindiği gibi; çekişmeli taşınmazların Belediye sınırları içerisinde ve kadastro sırasında tespit dışı bırakılan yerler olduğunun belirlenmesi halinde, 1966 tarihinde yürürlüğe giren 775 sayılı Yasa'nın 3/2. maddesinde öngörülen Belediyeye devri gerekli taşınmazlardan olup olmadığının açıklığa kavuşturulması; şayet yasa gereğince Belediyeye devri gereken yerlerden olduğu tespit edilirse, Hazine'nin taşınmazda mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının bulunmadığı gözetilerek Hazinenin davasının reddine karar verilmesi; diğer taraftan, 775 sayılı Yasa'nın 3. maddesi her ne kadar 19.07.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4916 sayılı Yasa ile iptal edilmiş ise de; iptal kararının bu tarihten önce doğmuş olan haklara etkili olmayacağı, bir başka ifadeyle kazanılmış hakkın korunması gerekeceği kuşkusuzdur. Diğer taraftan; 3194 sayılı Yasa'nın 11. maddesi, imar planlarında umumi hizmetlere ayrılan yerlerin Belediye veya Özel İdareye terki ile ilgili düzenleme getirmiştir. 3194 sayılı Kanun'un değişiklikten önceki 11/son maddesi aynen “Hazırlanan imar planı içindeki kadastral yollar, meydanlar ile meralar imar planının onayı ile bu vasıflarını kendiliğinden kaybederek onaylanmış imar planı kararı ile getirilen kullanma amacına konu ve tabi olurlar” hükmü öngörülmüş olup, anılan yasal düzenlemedeki “mera” tabiri 1998 tarihinde yürürlüğe giren 4342 sayılı Mera Kanunu’nun 35.maddesi ile hüküm fıkrasından çıkarılarak yasal düzenleme değişikliğe tabi tutulmuştur. Ayrıca; kapanmış yollar bakımından da, 3194 sayılı Yasa'nın 17. maddesi hükmü uyarınca Belediye adına tescilin öngörüldüğü ve 2644 sayılı Tapu Kanunu'nun 21. maddesi hükmünün de kapanmış yolların içinde bulunduğu tüzel kişi adına tescili gerektiğini düzenlediği bilinmektedir. Hal böyle olunca; yukarıda değinilen yasal düzenlemeler gözetilmek suretiyle, imar uygulaması öncesine ilişkin kadastral paftalar da getirilerek yerinde uzman bilirkişiler aracılığıyla keşif yapılması, çekişmeli taşınmazların şuyulandırma işlemi öncesi niteliklerinin kuşkuya yer bırakmayacak biçimde belirlenmesi, Belediyeye geçen yerlerden olup olmadıklarının irdelenmesi, ayrıca imar uygulaması işleminin idari yargı yerinde iptal edilip edilmediğinin, farklı bir ifadeyle hukuki geçerliliğini koruyup korumadığının saptanması, ondan sonra toplanan ve toplanacak olan deliller çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken noksan soruşturmayla yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru olmadığı gibi, kabule göre de; çekişmeli . ada.sayılı imar parselinin kısmen Belediyenin 1659 sayılı kadastral parselinden oluşturulduğu gözetilmeksin, anılan imar parselinin tamamının kabul kapsamına alınmış olması da isabetsizdir. Davalı vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine,13.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.