Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7904 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 20625 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Kadastro sonucunda ... Köyü çalışma alanında bulunan 101 ada 295 ve 297 parsel sayılı 5.908,86 ve 6.888,49 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar sırasıyla davalı ... ile diğer davalıların murisi ... adına tespit ve tescil edilmiş, bilahare ...'in ölümüyle 101 ada 297 parsel sayılı taşınmaz davalılar ... ve arkadaşları adına kayden intikal görmüştür. Davacı ... miras yoluyla gelen hakka dayalı olarak taşınmazların kök muris .... mirasçıları adına payları oranında tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın usulden reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece, davacıya kök murisin mirasçılarının davaya muvafakatini sağlamak veya murisin terekesine temsilci atanmasına ilişkin dava açmak için verilen kesin süreye rağmen ara kararın gereğinin yerine getirilmediği gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. Dava, taşınmazların tarafların ortak miras bırakanı olan ...'den miras yolu ile intikal ettiği iddiasına dayalı olarak açılmıştır. Miras bırakanın Medeni Kanun'un yürürlük tarihinden sonra ölümü nedeniyle terekesinin elbirliği mülkiyetine tabi olduğu, bu mülkiyet şeklinde TMK 702/2 maddesi uyarınca tereke ile ilgili tasarruf işlemleri bakımından ortakların (mirasçıların) oybirliği ile karar vermesi gerektiği kuşkusuzdur. Ne var ki, dava, tereke adına bir taleple 3. kişiye karşı açılmış olmayıp, aynı ortaklığa dahil mirasçılar arasında miras payı talebine ilişkindir. Yasa'da mirasçıların her birinin birbirlerine karşı miras payına ilişkin dava açabileceklerini engelleyen yasal bir düzenleme bulunmamaktadır. Hal böyle olunca; çoğun içinde az da vardır kuralı gereğince davanın, davacının miras payı ile sınırlı olarak görülmesi gerekirken bu husus göz ardı edilerek dosya kapsamına uygun düşmeyen gerekçe ile davanın usulden reddine karar verilmesi isabetsiz olup, davacı vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 19.10.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.