Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7888 - Karar Yıl 2006 / Esas No : 5819 - Esas Yıl 2006





Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, gereği görüşüldü:Kadastro sırasında 84 parsel 104.750, 86 parsel 29.250, 87 parsel 13.750, 88 parsel 16.250, 89 parsel 13.875, 90 parsel sayılı 36.000 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar gayri sabit hudutlu vergi kaydı miktar fazlası olması nedeni ile davacı Hazine adına tespit edilmiştir. Davalıların itirazı Kadastro Komisyonunca kabul edilerek taşınmazın A………. evlatları A………. ve arkadaşları adına tesciline karar verilmiştir. Davacı Hazine, nizalı taşınmazların Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu iddiasına dayanarak dava açmıştır. Yargılama sırasında A………. ve K……., tespit maliklerinin bir kısım mirasçılardan hisselerini satın aldıkları iddiasına dayanarak davaya katılmışlardır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda; Hazine davasının reddine, müdahil davacıların davalarının kısmen kabulü ile nizalı taşınmazlardaki Hatice hissesinin davacılar adına tesciline, müdahil davacıların, A…… hissesinin adlarına tesciline dair taleplerinin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı Hazine temsilcisi ile müdahil davacılar tarafından temyiz edilmiştir.Mahkemece çekişmeli taşınmazların tarım arazisi niteliğinde bulunduğu, kamu yararına tahsis edilen, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan, yasalar gereğince Devlete intikal eden yerlerle ilgisinin bulunmadığı, davalıların dayanağını oluşturan 937 tahrir yıllı 35 tahrir numaralı vergi kaydının sabit hudutlu olup taşınmazları kapsadığı ve zilyetlikle mülk edinme şartlarının adına tescil kararı verilenler yararına gerçekleştiği kabul edilmek suretiyle hüküm kurulmuş ise de; yapılan araştırma, inceleme ve uygulama karar için yeterli bulunmamaktadır. Çekişmeli taşınmazlar vergi kaydı kapsamında kaldığı ve mülk edinme şartlarının davalılar yararına gerçekleştiğinden bahisle tespit edilmiş, (komisyon kararı ile) Hazine kayıt miktar fazlasının Hazine'ye ait olduğu nedenine dayanarak dava açmış, müdahiller hisse satışına dayanarak davaya katılmışlardır. Mahkerhece vergi kaydı mahalline yeterli şekilde uygulanıp kapsamı belirlenmemiş, kaydın kapsadığı kabul edilen taşınmazları kenardan çevreleyen tüm taşınmazların onaylı tutanak suretleri ile dayanağı olan belgeler getirtilip uygulamada bu kayıtlardan yararlanılmamış, taşınmazların öncesinin kime ait olduğu, kimden nasıl intikal ettiği, taksim yapılmışsa hangi tarihte yapıldığı, malikler arasında hisse satışı yapılıp yapılmadığı, yapılmışsa kimler arasında yapıldığı yeterli şekilde araştırılmadan ve taşınmazlar kuzeyde tespit dışı bırakılan arazi bölümüne bitişik olduğu halde vergi kaydının ne sebeple sabit hudutlu olduğu tartışılmadan hüküm kurulmuştur. Bu tür eksik ve yetersiz soruşturmaya dayanılarak karar verilemez. Doğru sonuca varılabilmesi için öncelikle vergi kaydı kapsamında kaldığı kabul edilen taşınmazları kenardan çevreleyen tüm parsellerin (yolların ve derelerin ötesindeki parsellerin) onaylı tutanak suretleri ile dayanağı olan belgelerle, tarafların dayandığı tüm deliller getirtilip dosya ikmal edildikten sonra mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişilerle, taraf tanıkları, teknik ve uzman bilirkişiler huzuru ile keşif icra olunmalıdır. Taşınmazların başında icra edilecek keşif sırasında davalıların dayanağını oluşturan 937 tahrir yıllı 35 tahrir numaralı vergi kaydı okunup hudutlar zeminde tek tek göstertilmeli, kayıtta yazılı olup yerel bilirkişilerce gösterilemeyen hudutların tespiti için taraflara tanık dinletme imkanı sağlanmalı, yerel bilirkişi ve tanıkların gösterdiği hudutlar teknik bilirkişiye haritasında işaretlendirilmeli, vergi kaydındaki hudutların zeminde taşınmazın dört tarafını çevreleyip çevrelemediğinin belirlenmesine özen gösterilmeli, tarafların dayandığı satış vaadi sözleşmeleri, satış senetleri ayrı ayrı uygulanıp kapsamı belirlenmeli, dinlenecek yerel bilirkişi ve taraf tanıklarından taşınmazların öncesinin ne durumda bulunduğu, bir bütün olup olmadığı, kime ait olduğu, kimden veya kimlerden nasıl intikal ettiği, öncesi bir bütün ise ne zaman taksim edildiği, taksimde hangi parselin kime isabet ettiği, mirasçılar arasında hisse satışı yapılıp yapılmadığı, yapılmışsa kimler arasında yapıldığı etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açık-lattırılmalı, bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanak ve dayanakları ile denetlenmen, uzman mühendisinden arazinin niteliği ile ilgili rapor alınmalı, teknik bilirkişiye uygulanan kayıtların kapsamını belirtir, keşfi takibe imkan verir kroki düzenlettirilmeli, taşınmazların niteliği, hudutların arz ettiği özellik, kayıttaki hudutların taşınmazın dört tarafını çevreleyip çevrelemediği konusunda (eylemli durumda parselleri mer'a hali arazi, tespit dışı bırakılan yere komşu olup olmadığı hususunda) mahkemenin gözlemi zapta yazılmalı, vergi kaydının taşınmazın dört tarafını çevrelememesi halinde kaydın gayri sabit hudutlu kabul edilip miktarı ile geçerli olacağı ve miktarından fazla yere (83 ve 85 parseller) revizyon gördüğü nazara alınmalı, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesindeki sınırlama ile ilgili soruşturma yapılmalı ve tapusuz taşınmazlarda mirasçılar arasında hisse satışının her türlü delille ispat edilebileceği gözardı edilmeden değerlendirme yapılıp sonucuna göre karar verilmelidir. Eksik inceleme ile yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde bulunduğundan, kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), 08.12.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.