Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7685 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 17527 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİTaraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Kullanım kadastrosu sırasında ... Köyü çalışma alanında bulunan 3258 parsel sayılı 5.579,15 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, kadastro tutanağının beyanlar hanesine, 6831 sayılı Yasa'nın 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarıldığı ve 2000 yılından itibaren ...'in fiili kullanımında bulunduğu şerhi yazılarak tarla vasfıyla ... adına tespit edilmiştir. Davacı ..., taşınmazın kendi fiili kullanımında bulunduğu iddiasına dayanarak dava açmıştır. Yargılama sırasında davacının ölümü ile mirasçıları tarafından davaya devam edilmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı ... mirasçıları vekili tarafından temyiz edilmiştir.Mahkemece aynı murisin mirasçıları olan tarafların aralarında yaptıkları taksim sonucu çekişmeli 3258 parsel sayılı taşınmazın dava dışı ... ve ...'a bırakıldığı, davacıya ise 3259 parsel sayılı taşınmazın bırakıldığı, davacının dava konusu taşınmaz üzerinde herhangi bir hakkının bulunmadığı ve davanın ispatlanamadığı gerekçesiyle ret kararı verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Davalı ..., 21.9.2012 tarihli oturumda alınan imzalı beyanı ile davacının davasının doğru olduğu, çekişmeli taşınmazın taksimen davacıya kaldığı, ancak tutanağın beyanlar hanesine sehven kendi adının yazıldığı şeklinde beyanda bulunmuş; daha sonra 24.3.2014 havale tarihli davaya karşı beyanlarını içerir dilekçesinde ise, kendisinin dava konusu taşınmazın batısında ve bu taşınmaza bitişik konumda bulunan 3259 parsel sayılı taşınmazın bir bölümünü kullandığını; ancak dava dışı bu parselin tutanağının beyanlar hanesinde kullanıcı olarak ...’ın isminin yazılı olduğunu ve ...’ın 6292 sayılı Yasa uyarınca 3259 parseli satın alarak adına tapuya tescil ettirdiğini; şayet 3258 parsel sayılı taşınmaza yönelik iş bu dava kabul edilir ise kendisine düşen miras hissesinin ortadan kaybolacağını savunarak bu kez de davanın reddini savunmuştur. Anılan dilekçenin incelenmesinde ise davalı ...’in kendi kullanımında olan yer olarak dava dışı ... adına 6292 sayılı Yasa uyarınca satış suretiyle tescil edilen 3257 parsel sayılı taşınmaz içerisinde bulunan bir bölümün gösterildiği anlaşılmaktadır. Tüm bu açıklamalar karşısında, çekişmeli taşınmazın, adına kullanıcı şerhi verilen davalı ...’in kullanımında olmadığı kendi beyanıyla da sabittir. Kullanım kadastrosu davalarında davacı; lehine zilyetlik şerhi verilmesini isteyen kişi veya kişilerdir. Davalı ise tutanakta lehine zilyetlik şerhi verilen kişi veya kişilerle birlikte taşınmazın maliki olan ...dir. Davacı ...; davasını, doğru bir şekilde kullanıcı olarak adına zilyetlik şerhi verilen davalı ... ve tespit maliki ... aleyhine açtığına ve davalı ...’in de taşınmazın kendi kullanımında olmadığı ve davacının kullanımında olduğuna ilişkin ikrar niteliğinde beyanı bulunduğuna göre Mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken hükümde yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş olması isabetsiz olduğu gibi; kabule göre 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 1. maddesi uyarınca kadastro hakiminin infazı kabil, infaz sırasında tereddüt oluşturmayacak şekilde çekişmeli taşınmaz hakkında sicil oluşturmaya elverişli bir karar vermek zorunda olduğu göz ardı edilerek tescil kararı verilmemesi de isabetsiz olup, davacılar vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görülmekle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davacılara iadesine, 11.10.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.