Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, gereği görüşüldü: Kadastro çalışmaları sırasında 131 ada 2 parsel sayılı 250,56 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı adına tespit edilmiştir. Davacı, taşınmazın Zehra'dan davacı ve diğer mirasçılara kaldığına ve taksim edilmediğine dayanarak dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece, çekişmeli taşınmazın davalı tarafa murisleri Hasan ve Şefika'dan irsen ve taksimen intikal ettiği kabul edilmek suretiyle hüküm kurulmuş ise de; yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm için yeterli bulunmamaktadır. Çekişmeli taşınmaz, irsen intikale ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak davalı adına tespit edilmiş, davacı taşınmazın annesine ait iken ölümüyle mirasçılarına kaldığı nedenine dayanarak dava açmıştır. Mahkemece, eylemli durumda 5 ve 6 numaralı parsellerle bir bütün olan taşınmazın öncesinin kime ait olduğu, kimden nasıl intikal ettiği ve iddia edildiği gibi tarafların ortak murisi Hasan ve Şefıka'ya ait ise onların ölümünden sonra taksim yapılıp yapılmadığı, taksim yapılmış ise kime isabet ettiği, davalıya isabet etmiş ise davacılara buradaki hisselerine karşılık ne verildiği, gayrimenkul verilmiş ise nereden verildiği araştırılmamış, davaya konu 2 numaralı parselle eylemli durumda bu parselle bir bütün olduğu söylenen 5 ve 6 numaralı parsellerin onaylı tutanak suretleri getirtilip bilirkişi ve tanık sözleri denetlenmemiş, yargılama sırasında birbiriyle çelişen beyanlarda bulunan bilirkişi ve tanıklar yüzleştirme yapılarak beyanları arasındaki aykırılığın giderilmesine çalışılmamış ve bir kısım tanıkların taşınmazın davalıya babası Mustafa tarafından bağışlandığı yolundaki beyanı nazara alınarak Mustafa'nın taşınmazla ilgisi araştırılmadan hüküm kurulmuştur. Bu tür eksik ve yetersiz soruşturmaya dayanılarak karar verilemez. Doğru sonuca varılabilmesi için, öncelikle 3, 5 ve 6 numaralı parsellerle bu parselleri kenardan çevreleyen tüm taşınmazların onaylı tutanak suretleriyle dayanağı olan belgeler getirtilip dosya ikmal edildikten sonra, mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen ve davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişilerle, taraf tanıkları ve teknik bilirkişi huzuruyla keşif icra edilmelidir. Taşınmazın başında icra edilecek keşif sırasında tarafların dayandığı kayıtlar uygulanıp kapsamları belirlenmeli, dinlenecek tüm yerel bilirkişi ve tanıklardan taşınmazın öncesinin kime ait olduğu, iddia edildiği gibi Hasan ve Şefika'ya ait ise onların ölümünden sonra çocukları Menşure, Şefika ve Zehra arasında taksim yapılıp yapılmadığı, taksim yapılmışsa bu taşınmazın kime isabet ettiği, davalıya isabet etmiş ise bu taşınmazdaki hisselerine karşılık diğer mirasçılara ne verildiği, gayrimenkul verilmiş ise nereden verildiği ve kadastro tespiti sırasında kimlerin adına tespit edildiği, taşınmazın kim tarafından, ne zamandan beri, ne suretle kullanıldığı, kullanmanın kendi adına mı yoksa tüm mirasçıları adına mı olduğu, taşınmazın davalının babası Mustafa'yla bir ilgisinin bulunup bulunmadığı, Mustafa tarafından davalıya bağışlanmış ise neye dayanarak bağışlandığı etraflıca sorulup, maddi olaylara dayalı olarak açık-lattırılmalı, gerektiğinde muris Hasan ve Şefika'dan intikal eden tüm taşınmazların tutanakları getirtilip incelenmeli, eylemli durumda bu parselle bir bütün olduğu söylenen 5 ve 6 numaralı parsellerin kim tarafından kullanıldığı, kimin adına tespit edildiği araştırılıp, davacılar ve diğer mirasçılar adına tespit edilmesi durumunda bunun taksimin bir delili olup olmadığı düşünülmeli, bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanak ve dayanaklarıyla denetlenmen, tespite aykırı sonuca varıldığı takdirde tespit bilirkişileri tanık sıfatıyla dinlenilip aykırılığın giderilmesine çalışılmalı, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemece, belirtilen şekilde araştırma ve inceleme yapılmadan hüküm kurulması doğru bulunmadığı gibi, davaya dahil edilen davalının kardeşlerinin Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 388. maddesi gereğince karar başlığında gösterilip kararın kendilerine tebliğ edilmemesi, dava reddedildiği halde taşınmazla ilgili olarak sicil oluşturulmaması da usul ve yasaya aykırı, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün (BOZULMASINA), 01.12.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.