MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Davacı, ... Köyü çalışma alanında bulunan ve kadastro sırasında taşlık olarak tespit harici bırakılan ve daha sonra 03.07.2008 tarihinde 833 parsel sayılı 231,98 metrekare yüzölçümü ile idari yoldan arsa vasfıyla davalı ... adına tescil edilen taşınmaz hakkında satın alma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tapu iptal ve tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine, karar verilmiş; hüküm, davacı ... vekili tarafından esasa yönelik, davalı ... vekili tarafından ise vekalet ücretine yönelik temyiz edilmiştir. Mahkemece, çekişmeli 833 parsel sayılı taşınmazın sadece ev yapılmak suretiyle tasarrufta bulunulduğu kabul edilerek hüküm verilmiş ise de; yapılan inceleme ve araştırma karar vermek için yeterli değildir. Dava, TMK'nın 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 ve 17. maddelerine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir. Dava konusu yer, 1950'li yıllarda yapılan tapulama sırasında "taşlık" niteliğiyle tespit dışı bırakılmış, daha sonra idari yoldan arsa vasfıyla ... adına tescil edilmiştir. Davacı da kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tapu iptal ve tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkemece taşınmaz başında 10.04.2013 tarihinde yapılan keşif sonrasında dosyaya ibraz edilen 24.04.2013 tarihli ziraatçi bilirkişi raporunda taşınmazın arsa vasfında olduğu, üzerinde ikamet amaçlı ev ve avlusu olarak kullanıldığı, çevresinde ikamet amaçlı ev, dam bahçe olarak kullanılan diğer şahıs arazilerinin bulunduğu belirtilmiş, yine 15.08.2013 tarihli ek bilirkişi raporunda ise taşınmaz üzerinde yaklaşık 30-35 yıldır ikamet amaçlı konut ve beton zemin avlusu olarak kullanıldığı belirtilmiştir. Genel olarak taşınmazların kazandırıcı zamanaşımı zilyetlik yoluyla edinilmelerini düzenleyen 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713 ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddelerinde, davasız (çekişmesiz-nizasız) ve aralıksız (fasılasız) yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişinin taşınmazın mülkiyetini kazanacağı hüküm altına alınmıştır. Kanunda açıkça düzenleme bulunmamakla birlikte, taşınmazların, zilyedi adına tescil edilebilmesi için, diğer kazanma koşullarının yanında ekonomik amaca uygun tasarruf edilmesi gerekmektedir. Ayrıca tarım dışı alanlarda kullanılan taşınmazlarda da ev yapmak suretiyle kullanım, ekonomik amaca uygun zilyetliğe örnek teşkil edecek nitelikteki bir tasarruf olup taşınmaza sahiplenilmesi, yararlanılması, etrafının çevrilmesi, üçüncü kişilerin kullanmalarına engel olunması ya da izinle kullanılmalarına imkan verilmesi, vergisinin ödenmesi, üçüncü kişilerde söz konusu yerin zilyede aidiyetine ilişkin belirgin kanaatin oluşması da zilyetlik ile kazanım için yeterli kabul edilmelidir. Mahkemece, yukarıda belirtilen hususlar yönünden araştırma yapılmadan karar verilmiştir. O halde sağlıklı sonuca ulaşabilmek için, mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişilerle; taraf tanıkları, fen bilirkişisi ve 3 kişilik ziraat mühendisleri kurulu huzuruyla keşif yapılmalıdır. Keşifte nizalı taşınmazın geçmişte ne durumda bulunduğu, bilinen ilk zilyedinin kim olduğu, ne sıfatla kullanıldığı, kimden kime nasıl intikal ettiği, kim tarafından, ne zamandan beri ne suretle kullanıldığı hususlarında yerel bilirkişi ve tanıklardan maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, beyanlar arasındaki çelişkiler, gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle giderilmeli; 3 kişilik ziraat mühendislerinden oluşan bilirkişi kurulundan taşınmazın tarım dışı alanlarda kullanılan taşınmaz olup olmadığı, tarım dışı alanda kullanılan taşınmaz niteliğindeyse taşınmazın üzerinde ev vs. gibi muhtesat yapılmak suretiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığının belirlenmesine çalışılmalı, fen bilirkişisine keşif ve uygulamayı denetlemeye elverişli, ayrıntılı rapor ve harita düzenlettirilmeli; bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemece, bu yönler göz ardı edilerek eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davacı ...'nün temyiz itirazlarının açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davacı ...'ye iadesine, 09.06.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.