Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7553 - Karar Yıl 2006 / Esas No : 5958 - Esas Yıl 2006





Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, gereği görüşüldü: Kadastro sırasında 238 ada 101 parsel sayılı 13208 metrekare yüz-ölçümündeki taşınmaz irsen intikal, vergi kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle H.Süleyman mirasçıları Kemal ve arkadaşları adına hisseleri oranında tespit edilmiştir. İtirazı Kadastro Komisyonunda reddedilen davacı İbrahim, taşınmazın ortak kök muristen intikal ettiği, taksimen kendi murisi H.Ali'ye isabet ettiği iddiasına dayanarak dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulü ile çekişme konusu 238 ada 101 parselin H.Aii (Bayhan) mirasçıları adına hisseleri oranında tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Kemal tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece çekişmeli taşınmazın tarafların kök murisine ait iken yapılan taksimle davacıların murisi H.Ali (Bayhan)'ye isabet ettiğinden bahisle davanın kabulüne ve taşınmazın H.Ali mirasçıları adına tapuya tesciline karar verilmiş ise de; değerlendirme dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Çekişmeli taşınmazın tarafların ortak miras bırakanları H.Ali, H.Süleyman, H.Mehmet ve H.Mustafa'ya ait iken taksim edildiği hususunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, taksimde taşınmazın H.Süleyman'a mı, yoksa davacıların murisi H.Ali'ye mi isabet ettiği ve taksimden sonra kimin kullandığı hususundadır. Mahkemece yapılan araştırmaya ve taşınmazın başındaki uygulamaya göre taşınmazın ilk malikler arasında 1939 yılından önce taksim edildiği belirlenmiş bulunmaktadır. Taksimle taraflar arasındaki iştirak çözülmüş ve bundan sonra birbirlerine göre üçüncü şahıs durumuna gelmişlerdir. Mahkemece 1939 yılında yapıldığı kabul edilen taksimden sonra taşınmazın davalılar tarafından aralıksız, çekişmesiz ve malik sıfatıyla kullanıldığı, aksi ispat edilemeyen tespit tutanağı, yerel bilirkişi ve tanık anlatımlarıyla saptanmış bulunmaktadır. Tespitten geriye doğru 20 yılı aşan aralıksız, çekişmesiz ve malik sıfatıyla cereyan eden davalı tarafın zilyetliği nedeniyle davalılar yararına mülk edinme şartları gerçekleşmiştir. Zira, yukarıda da belirtildiği üzere taşınmaz taksime konu edilmekle iştirak çözülmüş, davalılar davacılara göre üçüncü şahıs durumuna gelmişlerdir. Bu nedenle, olayda mirasçılar adına kullanma gibi bir durum söz konusu değildir. Bu nedenle davanın reddine, taşınmazın tespitte olduğu gibi tapuya tesciline karar verilmesi gerekir. Mahkemece değerlendirmede hataya düşülerek davanın kabulüne karar verilmesi isabetsiz olduğu gibi, kabule göre de taşınmazın kim veya kimler adına hangi hisseler oranında tescil edileceğinin kararın hüküm fıkrasında gösterilmemiş bulunması da usul ve yasaya aykırı, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün (BOZULMASINA), 27.11.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.