Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, gereği görüşüldü: Kadastro sırasında 363 ada 13 parsel sayılı 82.26 metrekare yüzölçü-mündeki taşınmaz ham toprak vasfı ile davalı Hazine adına tespit edilmiştir. Davacı Emişe, yasal süresi içinde irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda, kesin süre içerisinde keşif gideri davacı tarafından yatırılmadığından davanın reddine ve çekişmeli parselin tespit gibi tesciline karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece verilen süre içinde davacı tarafın keşif avansını yatırmadığı, bu nedenle keşif deliline dayanmaktan vazgeçmiş sayıldığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ise de; değerlendirme dosya kapsamına uygun düşmemektedir. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 36. maddesinin ispat külfeti kendisine düşen taraf aleyhine uygulanabilmesi için öncelikle dosyanın keşfe hazır hale getirilmesi gerekir. Bir diğer ifade ile taraflardan tanık listelerinin alınması, yerel bilirkişi adaylarının zabıta aracılığı ile isimlerinin tespit edilmesi, uygulanacak tüm kayıtların getirtilip dosyaya konulmuş olması zaruridir. Dosya ikmal edildikten sonra tayin edilecek keşif günü ile ilgili ara kararında hâkim, kâtip, mübaşir, yerel bilirkişi adayları, taraf tanıkları, uzman bilirkişilere verilecek ücretlerle, vasıta parası ve yapılacak tebligatlarla ilgili masrafların kalemler halinde gösterilip, bu ücretlerin temini ve yatırılması için ilgiliye makul bir süre tanınmalı, ilgiliye tanınacak süre ile keşif günü arasında da bilirkişi adayları, taraf tanıkları ve uzman bilirkişilere çıkarılacak davetiye için yine uygun bir sürenin bulunmasına azami özen gösterilmeli, bu süre tayin edilirken Tebligat Tüzüğü'nün 12. maddesi hükmü göz ardı edilmemelidir. Mahkemece ara kararı gereğini yerine getirmemenin yasal sonuçları hazır olan ilgiliye ihtar edilmeli, duruşmada bulunmayanlara ise posta aracılığı ile gerekli tebligat yapılmalıdır. Mahkemece yerel bilirkişi adayları belirlenmeden keşif günü tayin edilmiş olması doğru bulunmadığı gibi, hükme dayanarak yapılan 29.03.2005 tarihli ara kararında mahkeme heyetine yapılacak ödemelerin kalemler halinde gösterilmemesi, yerel bilirkişi adayları tespit edilmediği için onlar adına keşif gününü bildirir davetiye çıkarma ve ücret takdir etme imkânının olmaması, önceden taraflarca ismi bildirilen tanıklara ücret takdir edilip yatırtılmaması ve süre tayin edilirken Tebligat Tü-züğü'nün 12. maddesi hükmünün nazara alınmaması ve ilgiliye tanınan sürenin yeterli olmaması nedeniyle ara kararı yasaya uygun bulunmamaktadır. Yasaya uygun olmayan bir ara kararına dayanarak davacının keşif deliline dayanmaktan vazgeçmiş sayılmasına ve mevcut delillere göre davanın reddine karar verilemez. Temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), 16.09.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.