Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7067 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 11191 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİTaraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Yargıtay bozma ilamında özetle; “önceki günlü bozma ilamına uyulduğu halde gereklerinin yerine tam olarak getirilmediği açıklanarak, taraf tanıkları ve tespit bilirkişilerinin arazi başında ayrı ayrı dinlenilip, taşınmazların muris tarafından oğlu ...'e satılıp satılmadığı veya kızlarına bağışlanıp bağışlanmadığı hususlarında bilgilerinin alınması, tanık ve tespit bilirkişilerinin sözleri arasında çelişki bulunduğu takdirde yüzleştirme yapılarak giderilmeye çalışılması, daha sonra tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi” gereğine değinilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davacı ve müdahillerin davalarının reddine, çekişmeli 1458 ve 1459 parsel sayılı taşınmazların miras payları oranında davalı ... mirasçıları adlarına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı ... ve müdahil ... mirasçısı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir. Çekişmeli taşınmazların öncesinin tarafların ortak murisi ... adına kayıtlı tapu kaydı kapsamında kalıp, murise ait olduğu tartışmasızdır. Kadastro tespiti ise murise ait tapu kaydı ve haricen satın alma nedeniyle 1988 yılında yapılmış olup murisin ölüm tarihi 1962 yılıdır. Davacı ve müdahiller çekişmeli taşınmazların murisin sağlığında yedi kız kardeşe hibe edildiğini ileri sürmüş, davalı ise taşınmazların murisin sağlığında kendisine hibe edildiğini savunmuştur. Mahkemenin ilk kararında taşınmazların murisin sağlığında yedi kız kardeşe hibe edildiği kabul edilerek hüküm kurulmuş, bu hüküm Yargıtay 7. Hukuk Dairesi tarafından “tespit ve yargılama sırasında oluşan beyanlar arasındaki çelişkinin giderilmesi” gereğiyle bozma ilamına konu edilmiş, ikinci karar ile davanın ispatlanamadığı gerekçesiyle verilen davanın reddine ilişkin karar ise; dairemizce yukarıda açıklanan gerekçeyle bozulmuştur. Mahkemece çekişmeli taşınmazların zilyetliğinin tarafların ortak murisi ... tarafından sağlığında oğlu davalı ...'e devredildiği ve davalı yararına Kadastro Kanunu'nun 13/1. maddesindeki koşulların oluştuğu, ayrıca çekişmeli taşınmazlarda davalının 30 yıla yaklaşan süreyle zilyetliğinin bulunduğu kabul edilerek hüküm kurulmuş ise de; yapılan değerlendirme dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Mahallinde üç kez keşif yapıldığı halde çekişmeli taşınmazın tapu dışı yolla bağışlanarak davalıya veya davacı ile müdahillere intikal edip etmediği hususlarında oluşan çelişkiler giderilememiştir. Bu durumda davalı tarafça 3402 sayılı Kanun'un 13/B-b maddesinde öngörülen 10 yıllık zilyetlik kanıtlanamadığı gibi davacılar da çekişmeli taşınmazın muris tarafından kendilerine hibe edildiğini kanıtlayamamışlardır. Hal böyle olunca, 6100 sayılı HMK'nın 26/1. maddesinde “hakim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir.” şeklindeki yasal düzenleme karşısında; çekişmeli taşınmazlarda ... mirasçılarının tamanının miras payları oranında hak sahibi olduğu göz önüne alınarak taşınmazların temyiz eden davacı ... ve müdahil ... mirasçıları lehine miras payları oranında tesciline ve kalan payların davalılar üzerinde bırakılması gerekir. Mahkemece bu husus göz ardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup; davacı ... ve müdahil ... mirasçısı ... vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edenlere iadesine, 01.06.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.