Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6989 - Karar Yıl 2006 / Esas No : 4945 - Esas Yıl 2006





Taraflar arasında kadastro tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, gereği görüşüldü: Kadastro sırasında 363 ve 375 parsel sayılı 5290789, 6976300 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar tapu kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle S……. ve arkadaşları adına tespit edilmiş ve tespit kesinleştirilmiştir. Davacı H……. tarafından davalı Hazine ve köy aleyhine açtığı tescil davası ile aynı davacının tespit malikleri aleyhine açtığı tapu iptal ve tescil davası birleştirilerek davaya konu olan parseller hakkında tutanak düzenlenmiş olması nedeniyle kadastro mahkemesine aktarılmıştır. Kadastro Mahkemesinde çekişmeli parsel tutanağı ile dava dosyası birleştirilerek yapılan yargılamada davacının feragatı nedeniyle davanın reddine, çekişme konusu 363 ve 375 parsellerin tespit gibi tesciline karar verilmiş; hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece davacının vaki feragati nedeniyle davanın reddine, taşınmazların tespit gibi tesciline karar verilmiş isede; yapılan araştırma ve inceleme yetersiz, değerlendirme dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Çekişmeli taşınmazların tespiti 20.9.1967 tarihinde yapılmıştır. Tespit tarihinden önce 9.8.1961 tarihinde davacı Mehmet Halil Karaoğlan tarafından Hazine ve Köy Tüzel Kişiliği aleyhine açılan tescil davasının, tespit tarihinde derdest olduğu ve bu davanın varlığına rağmen usulsüz olarak kesinleştirilen tutanaklara karşı aynı kişinin açtığı tapu iptal davası ile birleştirildiği anlaşılmaktadır. Kadastro tespitinden önce açılmış ve tespit sırasında derdest olan ve Kadastro Mahkemesine devredilebilir nitelik taşıyan bir dava bulunduğuna göre; tespit sırasında dava dilekçesi kapsamında kalan taşınmazların tutanaklarının malik hanesinin açık bırakılması gerekir. Davaya rağmen tutanağın malik hanesinin doldurulması ve kesinleştirilip, tapu oluşturulması, yasal, istisnai haller dışında hukuki hiç bir sonuç doğurmaz. Böyle bir davadan vazgeçilmeside ancak vazgeçme beyanında bulunan davacı yönünden bağlayıcıdır. Hukuken tutanağın malik hanesi açık olup mahkemece 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 30/2. maddesi gereğince gerçek malikin araştırılıp, malik hanesinin doldurulması zorunlu bulunduğuna göre; mahkemece, davacının davasından vazgeçtiği gerekçesi ile işten el çekilmeside mümkün değildir. Hal böyle olunca mahkemece taşınmazları kenardan çevreleyen tüm taşınmazların onaylı tutanak suretleri ile dayanağı olan belgeler getirtilip dosya ikmal edildikten sonra mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişilerle, taraf tanıkları, teknik ve uzman bilirkişiler huzuru ile keşif icra olunmalıdır. T aşınmazların başında icra edilecek keşif sırasında tescil dava dosyasındaki dava dilekçesi, tarafların dayandığı kayıtlar uygulanıp kapsamları belirlenmeli, dinlenecek yerel bilirkişi ve tanıklardan arazilerin niteliği, intikali ve tasarrufu hususunda maddi olaylara dayalı bilgi alınıp bu bilgilerin zemine uygunluğu komşu parsel tutanak ve dayanakları ile denetlenmeli, uzman ve teknik bilirkişilerden arazinin niteliğini, sınırlarının özelliğini belirtir ve keşfi takibe imkan verir krokili rapor alınmalı, tespite aykırı sonuca varıldığı takdirde tespit bilirkişileri tanık sıfatıyla dinlenilip aykırılığın giderilmesine çalışılmalı, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Eksik inceleme ile yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 6.11.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.