ÖZET: MAHKEMECE, FERAGAT NEDENİYLE DAVANIN REDDİNE KARAR VERİLMİŞ İSE DE, DAVACIYA DİLEKÇESİ AÇIKLATTIRILMAMIŞ, FERAGAT İRADESİ BULUNUP BULUNMADIĞI BELİRLENMEMİŞTİR. DİLEKÇESİNİN VAZGEÇME NİTELİĞİNDE OLDUĞU FERAGATE İLİŞKİN OLMADIĞI SONUCUNA VARILIRSA KADASTRO MAHKEMESİNDE DAVAYI TAKİP ZORUNLULUĞU BULUNMAYIP, KADASTRO HAKİMİ SİCİL OLUŞTURMAK ZORUNDA OLDUĞUNDAN, DAVAYI TAKİPTEN VAZGEÇMENİN HUKUKİ SONUÇ DOĞURMAYACAĞI GÖZÖNÜNDE BULUNDURULMALI, TAŞINMAZIN MALİKİ OLAN HAZİNE, DAVAYA DAHİL ETTİRİLEREK TARAF KOŞULU SAĞLANMAK SURETİYLE TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI BELİRLENMELİDİR.Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, gereği görüşüldü:Kullanım kadastrosu sırasında 115 ada 8 ve 9 parsel sayılı 88,49 ve162,08 metrekareyüzölçümündeki taşınmazlar, 6831 sayılı Yasa’nın 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldıkları ve 8 sayılı parselin İsa oğlu Remzi’nin, 9 sayılı parselin ise İsa oğlu Mehmet’in kullanımında olduğu şerhi davalı Hazine adına tespit edilmiştir. Davacı Sevil taşınmazları 1986 yılından beri kullandığı iddiası ile taşınmazların beyanlar hanesine adına zilyetlik şerhi verilmesi istemi ile dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda feragat nedeni ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı Sevil vekili tarafından temyiz edilmiştir.Mahkemece davacının davadan feragat ettiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ise de; varılan sonuç dosya kapsamına uygun bulunmamaktadır. Davacı 16.07.2010 havale tarihli dilekçesi ile davadan vazgeçtiğini belirtmiştir. Mahkemece davacıya dilekçesi açıklattırılarak amacının davayı takipten vazgeçmek mi yoksa dava ettiği hakkın özünden vazgeçmek mi olduğu, kısacası feragat iradesi bulunup bulunmadığı belirlenmemiştir. Hal böyle olunca doğru sonuca varılabilmesi için, davacıya gerçek iradesi sorulup açıklattırılmalı, dilekçesinin vazgeçme niteliğinde olduğu feragate ilişkin olmadığı sonucuna varıldığı takdirde kadastro mahkemesinde davayı takip zorunluluğu bulunmayıp, kadastro hakimi sicil oluşturmak zorunda olduğuna göre davayı takipten vazgeçmenin hukuki sonuç doğurmayacağı gözönünde bulundurulmalı, taşınmazın maliki olan Hazine davaya dahil ettirilerek taraf koşulu sağlanmak suretiyle tarafların iddia ve savunmaları belirlenmeli, davalılardan Mehmet’in 24.09.2010 tarihli celsedeki kabul beyanı da değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu yönler gözardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olduğu gibi kabule göre de kadastro hakimi sicil oluşturmak zorunda olduğu halde davanın reddine karar verilmesi ile yetinilerek tescile ilişkin hüküm kurulmaması da isabetsiz olup, davacı vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), 18.09.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.