MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Kadastro sonucu ... çalışma alanında bulunan 106 ada 1 parsel sayılı 15.213,75 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz kadastro tutanağının edinme bölümünde 6831 sayılı Yasa'nın 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarıldığı, tutanağın beyanlar hanesinde ise ...'ın fiili kullanımında bulunduğu şerhi yazılarak fındıklık vasfıyla ... adına tespit edilmiş, daha sonra tutanağın beyanlar hanesindeki şerhin iptali ile bu bölümün boş olarak bırakılmasına karar verilmek suretiyle hükmen ... adına tescil edilmiştir. Çekişmeli 106 ada 1 parsel sayılı taşınmaz daha sonra yüzölçümü düzeltilmesi sonucu 135 ada 1 parsel sayısını alarak 15.689,12 metrekare yüzölçümü ile tescil edilmiştir. Davacı ... ve arkadaşları, taşınmazın kendi fiili kullanımında bulunduğu iddiasına dayanarak dava açmış, mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne, çekişmeli 135 ada 1 parsel sayılı taşınmazın muhtesat bilgileri bölümüne taşınmaz üzerindeki fındık ağaçları ve muhtesatın davacılar ..., ... ve ...'ın kullanımında olduğunun şerh verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.Mahkemece; dava konusu taşınmazın davacıların zilyetliğinde olduğu kabul edilerek yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de varılan sonuç dosya kapsamına uygun bulunmamaktadır. Dava konusu taşınmaza ilişkin kadastro tutanağı 05.6.2002 tarihinde mahkeme ilamıyla kesinleşmiştir. Davacılar ... ve arkadaşları, 07.9.2012 tarihinde dava açarak çekişmeli taşınmazı 40 yıldır kullandıkları iddiasında bulunduklarına göre; mahkemece, kullanım kadastro tutanağının kesinleştiği tarih ile dava tarihi arasında 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde yazılı 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş bulunduğu göz önünde bulundurularak, davanın hak düşürücü süre nedeni ile reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden hükmün BOZULMASINA, 26.5.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.