Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6666 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 8689 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİDAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİLTaraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: ... Mahallesi 955 parsel sayılı 311.00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz hükmen arsa vasfı ile adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacılar ..., ... ve müşterekleri, dava konusu taşınmaz üzerinde lehlerine zilyetlik şerhi verilmesi talebi ile ayrı ayrı dava açmışlardır. Mahkemece davaların birleştirilmesi sureti ile yapılan yargılama sonunda davaların kabulü ile 955 parselde ... adına olan tasarrufçu şerhinin iptaline, bilirkişi ...'ın 26.06.2014 tarihli raporunda (B) harfiyle gösterilen, 5 kat ve çatı katından oluşan 61,12 metrekare alanlı bina ve arazisi yönünden ... adına tasarrufçu şerhi oluşturulmasına; parselin kalan kısmında bulunan ve bilirkişi ...’ın raporunda (A) harfiyle gösterilen 2 katlı ve 4 daireli bina ve arsası yönünden ise ... mirasçıları olan ..., ..., ..., ... (...), ... (...), ..., ..., ..., ... ve ... (...) adına tasarrufçu şerhi oluşturulmasına, yerin adına olan mülkiyetinin aynen muhafazasına karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Mahkemece; 5831 sayılı Yasanın amacın yerin gerçek kullanıcılarının tespiti ve bunların kullanımına göre yeri sınırlandırmak olduğu, taşınmazın 1976 yılında adına kayıtlı olup, kimsenin hukuka dayalı kullanım hakkı ve buna bağlı devir hakkı bulunmadığı, davacıların murisi ...’ın, bedel ödeyerek anne ve ağabeylerden yerin kullanımını devir aldığı, ... mirasçılarının bu nedenle isteyerek bu yerdeki evlerini boşalttıkları, fiili zilyetliğin ...’a geçtiği; o tarihten beride 35 yılı aşkın bir süredir ... ve mirasçıları tarafından kullanıldığı; davacılar aleyhine “evvelki kadastro tespitine ve hali hazırdaki tapu kaydındaki tasarrufçu şerhine” dayalı bir men'i müdahale veya zilyetliğin korunması davası açılmadığı; yerin kullanıcılarına satılmasına dair çıkan yasa sebebiyle davaya karşı konulduğu gerekçeleri ile yazılı şekilde hüküm kurulmuştur. Ne var ki, çekişmeli taşınmaz 1979 yılında hükmen arsa vasfı ile adına tescil edilmiş olup, tapu kaydında 6831 sayılı Kanun'un 2/B gereğince orman sınırları dışına çıkarıldığına ilişkin şerh bulunmamaktadır. Daha sonra da taşınmaz ile ilgili olarak 5831 sayılı Kanun'un Ek-4. maddesi uyarınca kullanım kadastrosu ve güncelleme çalışması yapılmamıştır. Bu durumda davacıların taşınmaz üzerindeki şerhin terkin edilerek kendi adlarının yazılması istemine yönelik davaları kadastro tespitinden önceki nedene dayalı, 3402 sayılı Kanun'un 19/2. maddesi uyarınca açılan tapudaki muhdesat şerhine yönelik dava olup, çekişmeli taşınmazın tespitinin kesinleştiği 1979 yılı ile dava tarihi olan 2012 yılı arasında 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde yazılı 10 yıllık hak düşürücü süre geçmiş bulunduğuna ve çekişmeli taşınmaz hakkında kullanım kadastrosu ve güncelleme çalışması bulunmadığına göre, mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken, açıklanan hususlar göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, hükmün BOZULMASINA, 15.06.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.