Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6582 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 18241 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Kadastro sonucu Haticepınar çalışma alanında bulunan 143 ada 1 parsel sayılı 1.947.983,46 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olması nedeniyle ham toprak vasfıyla ... adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı ..., tapu kaydı, irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak çekişmeli taşınmazın bir bölümü hakkında tapu iptal ve tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı ... tarafından temyiz edilmiştir.Mahkemece, davacının taşınmaz üzerindeki zilyetliğinin tereke adına olduğu ve tereke konusu taşınmaz üzerinde elbirliği mülkiyeti hükümleri uygulanacağından davayı tüm mirasçıların birlikte açması gerektiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de; yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm için yeterli değildir. Davacı, dava dilekçesinde, çekişmeli taşınmazın yaklaşık 50 yıl önce babasından kendisine intikal ettiğini beyan etmiş, ayrıca tapu kaydına dayanmış, keşif anında da bu iddiasını tekrarlamıştır. Yerel bilirkişi ve tanık da çekişmeli taşınmazın davacıya babasından intikal ettiğini ve yaklaşık 50 yıldır davacının zilyetliğinde olduğunu belirtmiştir. Davacı, 15.03.2012 havale tarihli ıslah dilekçesinde ise, taşınmazın babasından kalmadığını, yaklaşık 50 yıldır kendi zilyetliğinde olduğunu belirtmiştir. Mahkemece, bu çelişki üzerinde durularak, davacıya, öncelikle çekişmeli taşınmazı ne şekilde edindiği sorulup açıklattırılmadığı gibi, murisinin başka mirasçıları olup olmadığı, taşınmazın ne şekilde yalnızca kendisine kalmış olduğu da belirlenmemiş, keşif anında dinlenen yerel bilirkişi ve tanıktan da bu konuya ilişkin beyan alınmamıştır. Hal böyle olunca; mahkemece, davacı tarafa, dayandığı zilyetlik olgusunun miras bırakandan intikalen gelen eklemeli zilyetlik olup olmadığı, miras bırakandan gelen zilyetliğe dayanıyorsa ne sebeple (taksim, satış, bağış vs.) kendi adına tescil istediği açıklattırılmalıdır. Taşınmazın, murisin terekesine dahil olması, yani muristen gelen taşınmazın taksim, satış, bağış vs. yolla kendisine kalmadığının belirtilmesi halinde, elbirliği mülkiyetine tabi olan tereke ile ilgili olarak TMK'nın 702. maddesi gereğince dava gibi tasarrufi işlemlerde mirasçıların oybirliğinin gerekli olması ve davacının dava dilekçesinde kendi adına tescil talebinde bulunması nedeniyle, davacının aktif dava ehliyetinin bulunup bulunmadığı üzerinde durulmalıdır. Taşınmazın muristen gelmesine rağmen taksim, satış, bağış vs. yolla kendisine kaldığının yani terekeye dahil olmadığının belirtilmesi veya muristen gelmediği iddia edilerek müstakil zilyetliğe dayanılması halinde davacının ayrıca tapu kaydına da dayandığı göz önüne alınmalı, toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu yön göz ardı edilerek eksik inceleme ile yazılı olduğu şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, davacının temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine,25.05.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.