Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 6524 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 6772 - Esas Yıl 2015
MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİDAVA TÜRÜ : TESCİLTaraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Davacı ..., ... Köyü çalışma alanında bulunan ve kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın bir bölümü hakkında kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Mahkemece dava konusu edilen taşınmaz kısmının köy yolu içerisinde kaldığı ve yolun zilyetlikle kazanılmasının mümkün olmadığı gerekçesi ile yazılı şekilde karar verilmiş ise de, yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Dava, TMK'nın 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 ve 17. maddelerine dayalı tescil isteğine ilişkindir. Dava konusu taşınmaz, 1971 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında yol vasfında olması nedeniyle tapulama harici bırakılan yerlerdendir. Davacı, kazandırıcı zamanaşımı zilyetlik hukuki nedenine dayanarak tescil isteğinde bulunmuştur. Her ne kadar dava konusu taşınmaz kadastro paftasında yol olarak gösterilmiş ise de, 26.11.2013 tarihli fen bilirkişi raporunda dava konusu taşınmaz yol boşluğu olarak belirlenmiştir. Kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yolu ile iktisap 3402 sayılı Yasa'nın 14. maddesinde düzenlenmiş olup ekonomik amaca uygun zilyetlikle özel mülkiyete konu olabilecek taşınmazların kazanılabileceği belirtilmiştir. Terk edilmiş dere yatakları, kayalık, taşlık yol ve yol boşluğu gibi taşınmazlar ancak imar-ihya yolu ile 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 17. maddesi uyarınca iktisap edilebilirken, ham toprak, hali arazi, köy boşluğu gibi basit ameliye ile zilyet edilebilecek yerlerin aynı Yasa'nın 14. maddesi gereğince iktisap edilebileceği ve köy yerleşim yeri içerisinde davacıya özgülendiğinde şüphe bulunmamak kaydıyla ev bahçesi, avlusu gibi amaçlarla kullanımın ekonomik amaca uygun zilyetlik olarak değerlendirileceği kuşkusuzdur. Hal böyle olunca, Mahkemece, mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek 3 kişilik yerel bilirkişi kurulu, taraf tanıkları ile ziraatçı ve fen bilirkişinin katılımıyla keşif yapılmalı, çekişmeli taşınmazın öncesinin ne olduğu, 14. madde uyarınca zilyetlikle iktisap edilebilecek yerlerden ise kim tarafından hangi tarihten beri ne şekilde kullanıldığı, kullanımın kişinin kendisine özgülenip özgülenmediği, umumun kullanımına ait yerlerden olup olmadığı, imar-ihyaya konu yerlerden ise ne şekilde imar-ihya edildiği, ne zaman tamamlandığı, tamamlandığında 14. maddedeki koşullar altında zilyet edilip edilmediği araştırılmalı, çekişmeli taşınmazın fotoğrafları çektirilmeli, komşu parsellere ait tutanak örnekleri ve varsa dayanakları getirtilerek çekişmeli taşınmaz yönünü ne şekilde okuduğu belirlenmeli, ziraatçı bilirkişiden taşınmazın öncesinin ne olduğu, çevre taşınmazlardan ne şekilde ayrıldığı ve kullanımı hakkında, fen bilirkişisinden ise keşfi izlemeye olanak verir rapor alınmalı, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Eksik incelemeyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davacı vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davacıya iadesine, 13.06.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.