Taraflar arasında kadastro tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, gereği görüşüldü: Kadastro sırasında 101 ada 53, 105 ve 108 parsel sayılı 996.54, 1814.40 ve 781.19 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar Asliye Hukuk Mahkemesinde dava konusu olduklarından söz edilerek malik haneleri açık bırakılmak suretiyle tespit edilmiştir. Davacı tarafından davalılar aleyhine Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan tescil davası davaya konu olan parseller hakkında tutanak düzenlenmiş olması nedeniyle Kadastro Mahkemesine aktarılmıştır. Kadastro Mahkemesinde çekişmeli parsel tutanakları ile dava dosyası birleştirilerek yapılan yargılama sonunda; Davanın kabulüne ve çekişmeli parsellerin davacı Yaşar adına tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine ve Karayolları Genel Müdürlüğü vekilleri tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece çekişmeli taşınmazların tarım arazisi niteliğinde bulunduğu zilyetlikle mülk edinme şartlarının davacı yararına gerçekleştiği kabul edilmek suretiyle hüküm kurulmuş ise de; yapılan araştırma, inceleme ve uygulama karar için yeterli bulunmamaktadır. Davacı Midyat Asliye Hukuk Mahkemesinde hudutları dilekçesinde yazılı 3 parça taşınmazın adına tescili için dava açmış yargılama sırasında taşınmazların bulunduğu çalışma alanında kadastro faaliyetinin başlaması ve parsellerle ilgili tutanakların düzenlenmesi nedeniyle dosya Kadastro Mahkemesine aktarılmış ve mahkemece yukarıda belirtildiği şekilde hüküm kurulmuştur. Hukuk Mahkemelerinden devredilen dosyalarda yapılması gerekli en önemli işlerden birisi dosyanın devrinden sonra Hukuk Mahkemesine verilen dava dilekçesinin mahallinde uygulanıp kapsamının belirlenmesi, bir diğer ifadeyle dilekçede yazılı taşınmazın veya taşınmazların kadastro tesbiti sırasında hangi parsel numarasıyla sınırlandırıldığının parsel içerisinde davaya konu edilmemiş arazi bölümünün bulunup bulunmadığının belirlenmesidir. Mahkemece Asliye Hukuk Mahkemesine verilen dava dilekçesinin mahalline uygulanıp kapsamının belirlenmemesi isabetsiz olduğu gibi Asliye Hukuk Mahkemesinde yapılan yargılama sırasında icra edilen keşif sonrası teknik bilirkişi tarafından düzenlenen krokiyle davalı parsellerin krokilerinin çakışıp çakışmadığının araştırılmaması, arazilerin tesbitte belirlenen miktarlarıyla keşif sırasında belirlenen miktarlar arasındaki farkın nereden ileri geldiğinin tartışılmaması ve tarafların dayanağını oluşturan kamulaştırma haritasıyla kıyı kenar çizgisi belirlemesinin mahalline uygulanıp taşınmazın bu belgelere göre konumunun saptanmaması da yasaya uygun bulunmamaktadır. Bu tür eksik ve yetersiz soruşturmayla karar verilemez. Doğru sonuca varılabilmesi için mahallinde yerel ve teknik bilirkişiler huzuruyla keşif icra edilmelidir. Keşif sırasında dava dilekçesi, Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan keşif sonrası düzenlenen teknik bilirkişi tarafından düzenlenen krokiler, kıyı kenar çizgisi belirlemesi, kamulaştırma haritası, yerel bilirkişi yardımı ve teknik bilirkişi aracılığıyla mahalline uygulanıp kapsamları ve bu kapsama göre taşınmazların konumu belirlenmeli, dinlenecek yerel bilirkişi ve tanıklardan taşınmazların niteliği, intikali ve tasarrufu hususunda ayrıntılı bilgi alınmalı, teknik bilirkişiye uygulanan kayıtların kapsamını belirtir ve keşfi takibe imkan verir kroki düzenlettirilmeli, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Eksik incelemeyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, 12.10.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.