Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6477 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 3965 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : ŞUHUT KADASTRO MAHKEMESİTARİHİ : 21/12/2012NUMARASI : 2012/7-2012/21Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Kadastro sırasında Ç.. Köyü çalışma alanında bulunan 237 ada 37 parsel sayılı 587.036.34 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olması nedeniyle Hazine adına tespit edilmiştir. Davacı Ş.. Y.., kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne ve çekişmeli taşınmazın fen bilirkişi raporunda (H) harfi ile gösterilen bölümün davacı Ş.. Y.. adına tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.Mahkemece; çekişmeli 237 ada 37 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişisi raporunda (H) harfi ile gösterilen bölümü üzerinde davacı yararına zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının gerçekleştiği kabul edilmek suretiyle karar verilmiştir. Ne var ki dosya içeriğinden çekişmeli 237 ada 37 parsel sayılı taşınmaz ile ilgili olarak birden fazla dava açıldığı, mahkemece açılan davaların Şuhut Kadastro Mahkemesi'nin 2007/63 Esas sayılı dava dosyası ile birleştirildiği, ancak karar aşamasında her bir davanın tefrik edildiği, davacının açtığı iş bu davaya ise 2012/7 Esas sayılı dava dosyası ile devam edildiği anlışılmaktadır. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 1. maddesi uyarınca, Kadastro Hakimi; taşınmaz malların sınırlarını arazi ve harita üzerinde belirterek hukuki durumlarını tespit etmek suretiyle 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun öngördüğü tapu sicilini oluşturmak; doğru, uygulanabilir, açık ve infazda tereddüt doğurmayacak nitelikte hüküm kurmakla yükümlüdür. Aynı taşınmaz hakkında birbirinden farklı hükümler kurulması halinde infazda şüphe ve tereddüt oluşacağı, amaçlanan tapu sicilinin tesis edilemeyeceği açıktır. Bu nedenle, kadastro mahkemelerinde, aynı kadastro parseli hakkında açılan davaların birlikte görülmesinde zorunluluk vardır. Hal böyle olunca mahkemece, aynı taşınmaza ilişkin bulunan davaların HUMK'nın 45 ve devamı maddeleri (HMK'nın 166 ve devamı maddeleri) gereğince birleştirilmesine karar vermek gerekirken, ayrı ayrı yargılamaya devam edilerek infazda tereddüt oluşturacak şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, 21.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.