Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6400 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 5130 - Esas Yıl 2012





ÖZET: MAHKEMECE DAVA KONUSU TAŞINMAZIN ÖNCEKİ ZİLYEDİ TARAFINDAN LEHİNE ZİLYETLİK ŞERHİ VERİLEN KİŞİYE SATILDIĞI, DAHA SONRAKİ TARİHTE, AYNI KİŞİNİN AYNI YERİ DAVACILARA SATTIĞI, BU İKİNCİ SATIŞIN GEÇERLİ OLMADIĞI YÖNÜNDE HÜKÜM KURULMUŞ İSE DE, KULLANIM KADASTROSUNUN YAPILDIĞI TARİHTE TAŞINMAZI DAVACILARIN MI DAVALILARIN MI FİİLEN KULLANDIKLARININ, KULLANIMIN HANGİ TA­RİHTEN BERİ SÜRDÜRÜLDÜĞÜNÜN KANITLANMASI ZORUNLUDUR.ZİLYETLİK ŞERHİNE YÖNELİK DAVA REDDEDİLDİĞİ VE LEHİNE ZİL­YETLİK ŞERHİ VERİLEN DAVALI TARAFINDAN DA MERA TAHSİSİ İLE İLGİLİ ŞERHE YÖNELİK DAVA AÇILMADIĞI HALDE MERA ŞERHİNİN İPTALİNE KARAR VERİLMESİ İSABETSİZDİR.Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, gereği görüşüldü:Kullanım kadastrosu sırasında 164 ada 5 parsel sayılı 3.149,67 met­rekare yüzölçümündaki taşınmaz, beyanlar hanesine 6831 sayılı Yasa’nın 2/B maddesi gereğince orman sınırları dışına çıkarıldığı, mera komisyonun 22.01.2010 tarih, 343-712 sayılı kararı ile mera olarak tahsisinin yapıldığı ve parselin 2003 yılından beri Ahmet tarafından kullanıldığı şerhi verilerek zeytinlik niteliği ile Hazine adına tespit edilmiştir. Davacılar Emel ve İshak, taşınmaz üzerinde kendileri adına zilyetlik şerhi verilmesi ve taşınmazlar üzerindeki geçerli bir karara dayanmayan mera şerhinin kaldırılması istemi ile dava açmışlardır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne, davacıların lehlerine zilyetlik şerhi verilmesi talebinin reddine, tutanakların beyanlar hanesindeki mera şerhinin iptaline karar verilmiş; hü­küm, Hazine ve davacılar tarafından temyiz edilmiştir.Mahkemece dava konusu taşınmazın önceki zilyedi Ünal tarafından 2003 yılında tutanakta lehine zilyetlik şerhi verilen Ahmet’e satıldığı, daha sonra yine Ünal tarafından 2008 yılında davacılara satıldığı, yapılan bu ikinci satışın hukuken geçerli olmadığı belirtilmek sureti ile hüküm kurulmuş ise de; yapılan inceleme, araştırma ve uygulama hüküm için yeterli bulunmamaktadır. 3402 sayılı Kanun’a 5831 sayılı Kanun’un 8. maddesi ile eklenen ek 4. maddesi içeriğinde taşınmazın fiili kullanıcısının beyanlar hanesinde gösterilmesi hu­susuna değinilmiştir. Bu durumda kullanım kadastrosunun yapıldığı tarihte ta­şınmazı davacıların mı, davalıların mı fiilen kullandıklarının, kullanımın hangi tarihten beri sürdürüldüğünün kanıtlanması zorunludur. Mahkemece bu husus yeterince aydınlığa kavuşturulmadan karar verilmesi isabetsiz olduğu gibi; kabule göre, zilyetlik şerhine yönelik dava reddedildiği ve lehine zilyetlik şerhi verilen davalı tarafından da mera tahsisi ile ilgili şerhe yönelik dava açılmadığı halde mera şerhinin iptaline karar verilmesi de isabetsiz olup, Hazine ve davacıların temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), 10.09.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.