Taraflar arasında genel kadastro ile oluşan tapunun, tapu kaydına dayanarak açılan iptali davası sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, gereği görüşüldü: Kadastro sırasında 409 parsel sayılı 43550 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz tapu kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı İrfan adına tespit edilmiş, tespite Hazine'nin itirazı üzerine Kadastro Mahkemesi ilamı ile dava red edilip İrfan adına tescil edilmiştir. Davacı Adnan adına tespit ve tescil edilen 422 parselin dayanarak tapu kaydına göre eksik tespit edildiği 9925 metrekare eksikliğin nizalı parselde kaldığı iddiasına dayanarak iptal ve tescil istemi ile dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece taraflar arasındaki ortak sınırda bir değişiklik olmadığı, ortak sınırda bir değişme olsa bile bu değişmenin davacı tarafça ispat edilemediği, davacının tapu kaydındaki miktarın zemine uymamasının eski kayıtlardaki atik dönümün Türkçeye çevrilmesinde hata edildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm için yeterli bulunmamaktadır. Taraflar tapu kayıtlarına dayanmışlardır. Taraflar arasındaki uyuşmalığın ortak sınıra ilişkin olduğu hususunda bir anlaşmazlık bulunmamaktadır. Mahkemece dayanılan tapu kayıtları mahalline yeterli şekilde uygulanıp kapsamları kesin olarak belirlenmemiş, tapu kayıtlarının ihdasından itibaren tüm tedavülleri okunmak suretiyle kayıtların birbirini hudut gösterip göstermediği hususu üzerinde durulmamış, bir kısım yerel bilirkişi ve tanıklar geçmişte taşınmazlar arasında mevcut olan ortak sınırın zamanla yok edildiği hatta bir ara taşınmazların bir bütün olarak tasarruf edildiğini ifade ettikleri halde eski sınırın bilirkişi ve tanık beyanlarıyla ve kayıt uygulaması ile tesbitine çalışılmamış, bu yönde de ortak sınırın tesbit edilememesi halinde orantı kurulmak suretiyle ortak sınırın tesbit edilmesi gerektiği hususu düşünülmeden karar verilmiştir. Eksik ve yetersiz soruşturmaya dayanılarak karar verilemez. Doğru sonuca varılabilmesi için; öncelikle davaya konu parselleri kenardan çevreleyen tüm taşınmazların tutanak ve dayanağını oluşturan belgeler getirtilip dosya ikmal edildikten sonra mahallinde yerel ve uzman bilirkişiler huzuruyla keşif icra edilmelidir. Keşif sırasında tarafların dayandığı tapu kayıtları yerel ve uzman bilirkişiler aracılığıyla mahalline uygulanarak ortak sınırın belirlenmesine çalışılmalıdır. Tapu kayıtlarının uygulanması suretiyle ortak sınırın tesbiti mümkün olmadığı takdirde tarafların bildireceği tüm tanıklar arazi başında dinlenerek ortak sınır belirlenmelidir. Kayıt uygulaması, bilirkişi ve tanık sözleriyle de tapu kayıtlarının oluşturulduğu tarihteki ortak sınır belirlenemediği takdirde, tapu kayıtlarının diğer sınırları da gereği gibi saptanıp taraf tapularındaki miktarlar gözönünde tutulmak, taşınmazların yüzölçümleri arasında orantı kurulmak ve taraflar arasında paylaştırılmak suretiyle tapuların kapsamları belirlenmelidir. Mahkemece eksik incelemeyle yazılı olduğu şekilde karar verilmesi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün (BOZULMASINA), 11.7.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.