Taraflar arasında kadastro tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, gereği görüşüldü: Kadastro sırasında 740 ve 741 parsel sayılı 215200, 69000 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar Asliye Hukuk Mahkemesinde dava konusu olduklarından söz edilerek malikhaneleri açık bırakılmak suretiyle tesbit edilmiştir. Davacı tarafından davalılar aleyhine Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan tapu iptali ve tescil davası davaya konu olan parseller hakkında tutanak düzenlenmiş olması nedeniyle Kadastro Mahkemesine aktarılmıştır. Kadastro Mahkemesinde çekişmeli parseller tutanakları ile dava dosyalan birleştirilerek yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne ve çekişme konusu 740 ve 741 parsellerin davacı Adil adına tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece çekişmeli taşınmazların tarım arazisi niteliğinde bulunduğu, kamu yararına tahsis edilen veya Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerle ilgisinin olmadığı, davacı tarafın dayanağını oluşturan 937 tahrir yıllı 598 tahrir numaralı vergi kaydının sabit hudutlu olup davaya konu parselleri kapsadığı kabul edilmek suretiyle hüküm kurulmuş ise de yapılan araştırma, inceleme ve uygulama karar için yeterli bulunmamaktadır. Davacı, davaya konu taşınmazların murisi Sevdin'e ait iken ölümüyle mirasçılarına intikal ettiği ve halen tasarruflarında bulunduğu nedeniyle dava açmış ve taşınmazları Sevdin mirasçıları adına tescilini talep etmiştir. Asliye Hukuk Mahkemesinde yargılamanın devam ettiği sırada taşınmazların bulunduğu bölgede kadastro çalışmalarının başladığı ve 4753 sayılı Kanun'a göre oluşturulan tapu kayıtlarının temyize konu 740 ve 741 numaralı parselleri kapsadığı belirtilmek suretiyle ve malikhaneleri açık bırakılarak tesbitleri yapılmış bu nedenle dosya Kadastro Mahkemesine devredilmiştir. Mahkemece tes-bite esas olan tapu kaydı ve haritası, komisyonca meydana getirilen belirt-melik tutanak ve ekleri, davacı tarafın dayanağını oluşturan vergi kayıtları celbedilip dosyaya konulduktan sonra mahallinde yerel bilirkişiler huzuruyla keşif icra edilmiştir. Keşif sırasında Hazine'nin dayanağını oluşturan tapu kaydı uygulanıp bu yere ait olduğu belirlenmiş davacı tarafın dayanağını oluşturan 937 tahrir yıllı 598 tahrir numaralı vergi kaydı yeterli şekilde uygulanıp kapsamı belirlenmemiş, kayıtta gösterilen hudutlar teknik bilirkişiye haritada işaretlettirilip keşfi izleme imkanı sağlanmamış, tüm komşu parsellerin tutanak ve dayanağını oluşturan belgeler getirtilmediği için kayıtta batıda gösterilen köyün umumi tarlaları ve güneyde gösterilen kamışlığın ne sebeple sabit hudut olduğu denetlenememiş, belirtmelikte taşınmazın mer'adan açıldığı yazılı olduğu ve belirtmelik tutanağında Murat Nehrinin her sene mecra değiştirmesi sebebiyle arazinin hudutlarının sık sık değiştiği ifade edildiği halde bu hususlarda hiçbir araştırma yapılmadan hüküm kurulmuştur. Bu tür eksik ve yetersiz soruşturmaya .dayanılarak karar verilemez. Doğru sonuca varılabilmesi için; öncelikle varsa bölgeyle ilgili mer'a tahsis kaydı ve haritası, davacı tarafın dayanağını oluşturan vergi kaydının revizyon gördüğü parsellerin onaylı tutanak suretleri, davaya konu parseli kenardan çevreleyen tüm taşınmazların onaylı tutanak suretleriyle dayanağı olan belgeler getirtilip dosya ikmal edildikten sonra mahallinde yerel ve uzman bilirkişiler huzuruyla keşif icra edilmelidir. Taşınmazların başında icra edilecek keşif sırasında tesbite esas olan tapu kaydı ve haritası, belirtmelik tutanak ve ekleri, davacı tarafın dayandığı 937 tahrir yıllı 598 tahrir numaralı vergi kaydı ayrı ayrı okunup bu kayıtlarda yazılı hudutlar yerel bilirkişilere zeminde tek tek göstertilmeli, kayıtlarda yazılı olup yerel bilirkişilerce gösterilemeyen hudutların tesbiti için taraflara tanık dinletme imkanları sağlanmalı, bilirkişi ve tanıklar tarafından gösterilen hudutlar teknik bilirkişiye haritasında işaretlettirilmeli, vergi kaydında yazılı köyün umumi tarlaları ile mehi kamışlığının sabit hudut niteliği taşıyıp taşımadığı, sabit hudut niteliği taşıyorsa ne sebeple sabit hudut olduğu hususunda etraflı bilgi alınmalı, bilirkişi ve tanık sözlerinin zemine uygunluğu, komşu parsel tutanak ve dayanaklarıyla denetlenmen, özellikle batı ve güneydeki tarlaların davaya konu parsel yönünü ne okuduğu kesin olarak tespit edilmeli, dinlenecek yerel bilirkişi ve tanıklardan taşınmazın geçmişte ne durumda bulunduğu, kime ait olduğu, kimden nasıl intikal ettiği, kim tarafından ne zamandan beri ne suretle kullanıldığı, taşınmaz hudutlarının genişletilmeye elverişli olup olmadığı, taşınmazın kamu orta malı mer'a niteliği taşıyıp taşımadığı veya Murat Nehrinin mecra değiş tirmesi nedeniyle elde edilip edilmediği etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, uzman jeologdan taşınmazların Murat Nehri etki alanında kalıp kalmadığı hususunda ayrıntılı rapor alınıp nehrin kıyı kenar çizgisinin nereden geçtiği hususu tesbit ettirilmeli, beraberde götürülecek teknik bilirkişiye uygulanan kayıtların kapsamını belirtir ve keşfi takibe imkan verir kroki düzenlettirilmeli, yargılama sırasında toplanan delillerin belirtmelik ve tesbit tutanağındaki beyanlara aykırı düşmesi halinde belirtmelik ve tesbit bilirkişileri tanık sıfatıyla ve gerekirse yüzleştirme yapılmak suretiyle dinlenilip aykırılığın giderilmesine çalışılmalı, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemece belirtilen şekilde araştırma ve inceleme yapılmadan karar verilmesi isabetsiz olduğu gibi davacı çekişmeli taşınmazların babaları Sevdin'den intikal ettiğini ve tüm mirasçıları adına tescilini bildirdiği halde temyize konu taşınmazların tamamının davacı adına tesciline karar verilmesi de usul ve yasaya aykırı temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün (BOZULMASINA), 11.7.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.