Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6269 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 20601 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca duruşmalı olarak incelenmesi istenilmekle; Duruşma için belli edilen gün ve saatte taraflardan gelen olmadığı görülerek evrak üzerinde inceleme yapılmasına karar verildi. İnceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu. GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:Yargıtay bozma ilamında özetle; “dosyada toplanan delillere göre taşınmazın davacının babası tarafından kullanıldığı, babasının ölümünden sonra da davacının zilyetliğinde olduğu sonucuna varıldığı, bu durumda tereke malının söz konusu olduğu, taşınmazın davacıya intikal şeklinin açıklığa kavuşturulmadığı, tereke malı olması nedeni ile dava koşulunun araştırılması ve bundan sonra sonucuna göre karar verilmesi” gereğine değinilmiştir. Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Mahkemece, önceki tarihli bozma kararı gereğince davaya konu taşınmazın tereke malı olması nedeni ile diğer mirasçıların muvafakatinin alındığı kabul edilmek sureti ile davanın kabulüne karar verilmiş ise de, verilen karar dosya kapsamına, usul ve yasa hükümlerine uygun bulunmamaktadır. Davacı, dava dilekçesinde taşınmazı öncesinde babası ile birlikte kullandığını, babasının ölümünden sonra ise kendisinin kullandığını ileri sürerek adına tescilini istemiş, yargılama sırasında toplanan deliller ile taşınmazın davacının babası İsa Sevrim'den intikal ettiği anlaşılmıştır. Önceki tarihli bozma ilamında dava konusu taşınmazın terekeye dahil bir taşınmaz olduğu belirtilerek dava ve taraf koşulu yönünden taşınmazın davacıya intikal şeklinin araştırılması gereğine değinilmiştir. Bozma kararından sonra yapılan yargılama sırasında İsa Sevrim mirasçılarının bir bölümü duruşmaya katılmış ve taşınmazın babaları ...'e kendi atalarından intikal ettiğini, taşınmazı davacı kardeşleri ve babalarının birlikte kullandığını, babalarının ölümünden sonra da davacının kullandığını beyan etmişler, diğer mirasçılar ise duruşmaya katılmadıkları gibi herhangi bir beyanda da bulunmamışlardır. Bu durum, dava koşulu bakımından önem arz etmektedir. Kural olarak; TMK'nın 640/2 ve 702/2. maddelerine göre; miras bırakan İsa Sevrim'in ölüm tarihi itibariyle terekesi elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabidir. Mirasçılar terekeye elbirliği ile sahip olurlar ve bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler. Murisin terekesi üzerinde mirasçıların TMK'nın 701 ve 702. maddelerine göre belirlenmiş payları olmayıp, her birinin payı taşınmazın tamamı üzerinde söz konusudur. TMK'nın 702. maddesi uyarınca mirasçılar tarafından yapılacak olan tasarrufi işlemlerde tüm mirasçıların oybirliği aranır. Dava da bir tasarrufi işlem olduğundan tüm mirasçıların birlikte üçüncü kişi durumunda bulunan davalılara karşı dava açmaları zorunludur. Davacı, dava konusu taşınmazın adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir. Şayet dava konusu taşınmaz, satış, bağış ya da murisin ölümünden sonra yapılan paylaşım ile davacıya kalmış ise, davanın şimdi olduğu bu haliyle yürütülmesi; dava konusu yer açıklanan yollarla davacıya kalmamış ve terekeye dahil bir taşınmaz ise, davacının üçüncü kişiye karşı tek başına dava açamayacağı düşünülerek davanın dava koşulundan reddine karar verilmesi gerekmektedir. Dava dışı kalan mirasçının, böyle bir davada 11.10.1982 gün ve 3/2 sayılı YİBK'na göre de, sonradan muvafakatının ya da açılan davaya karşı olurunun alınması veya miras şirketine mümessil tayini suretiyle dava koşulunun yerine getirilmesi de mümkün bulunmamaktadır. Öte yandan dava şartı, kamu düzeni ile ilgili olduğundan taraflarca ileri sürülmese dahi mahkemece gözetilmesi; davacıdan taşınmazın babasından ne şekilde kendisine devredildiği konusunda açıklama istenmesi, taksim, bağış, satış vs. gibi nedenlerden birine dayanması durumunda, bu hususu kanıtlaması için süre ve imkan verilmesi, bundan sonra iddianın ileri sürülüş şekline göre, öncelikle dava şartı üzerinde durulması gerekirken, bu usuli eksiklik yerine getirilmeden yazılı gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmesi isabetsizdir. Kabule göre de; 3. kişi aleyhine açılan davada diğer mirasçıların davaya dahil edilmesinin taraf koşulunun gerçekleştiği anlamına gelmeyeceğinin gözetilmemesi de isabetsiz olup davalı vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden kabulüyle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 12.05.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.