Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6184 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 441 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : KAYSERİ 5. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 23/05/2012NUMARASI : 2011/367-2012/308Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Kadastro sonucu Ç.. Köyü çalışma alanında bulunan 118 ada 232 parsel sayılı 4.290,44 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olması nedeniyle davalı Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı H.. Y.., kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tapu iptal ve tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı H.. Y.. vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava; kadastrodan önceki haklara dayanan tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir. Davacı H.. Y.., çekişmeli 118 ada 232 parsel sayılı taşınmazın kendi zilyetliğinde olduğu ancak davalı Hazine adına tespit ve tescil edildiği iddiasıyla taşınmazın tapusunun iptalini ve adına tescilini istemiştir. Davalı Hazine, taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu, davalının çekişmeli taşınmazla ilgili olarak kendisine gönderilen ecrimisil ihbarnamesi üzerine idareye verdiği 08.01.2009 tarihli kendisi tarafından imzalanmış dilekçe ile taşınmazda zilyet olmadığını ikrar ettiğini belirterek davanın reddini istemiştir. Mahkemece; davalı Hazine'ce dosyaya sunulan 08.01.2009 tarihli dilekçe ile davacının taşınmazda zilyet olmadığını kabul ettiği ve kazanım şartlarının bu nedenle davacı lehine gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme karar vermeye yeterli bulunmamaktadır. Mahkemece davalının, birçok parsel hakkında kendisine gelen ecrimisil ihbarnamesine toplu olarak cevap verdiği sırada sehven davaya konu parsel hakkında da diğerleri gibi beyanda bulunduğuna ilişkin beyanına rağmen sözü edilen dilekçedeki beyan gözetilerek başkaca araştırmaya girilmeksizin karar verilmiştir. Davada ihtilaf konusu taşınmaz olup, taşınmaza ilişkin davalarda mahalli bilirkişi ve tanıkların keşif yapılarak taşınmaz başında dinlenilmesi ve uyuşmazlığın bu şekilde çözüme kavuşturulması gerekir. Bu şekilde eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak hüküm kurulamaz. Hal böyle olunca, öncelikle, çekişmeli taşınmazın tüm komşu parsellerinin kesinleşme şerhli tutanakları, tapu kayıtları ve varsa dayanaklarının onaylı örnekleri getirtilmeli, taraflara iddia ve savunmalarını ispat zımnında delil göstermeleri için süre verilmeli, taraf delilleri toplanıp dosya keşfe hazır hale getirildikten sonra; yaşlı, tarafsız, taşınmazları iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişilerle, taraf tanıkları, fen ve ziraatçi bilirkişiler hazır olduğu halde taşınmazlar başında keşif yapılmalı, mahalli bilirkişi ve tanıklar ayrı ayrı dinlenerek; taşınmazın öncesi, niteliği, zilyetliğin başlangıcı, sürdürülüş biçimi ve tespit tarihine kadar davalı yararına 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği hususlarında olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, hükme esas alınan davacı tarafından imzalı 08/01/2009 tarihli dilekçe okunarak davacıdan, dilekçede belirttiği durum hakkında diyecekleri taşınmazın başında sorulmalı, aynı taşınmaz hakkında dilekçe tarihinden önce aynı sebeple açılan davasını ne sebeple takipsiz bıraktığı açıklattırılmalı, ziraatçi bilirkişiden taşınmazın niteliği hususunda ve fen bilirkişisinden ise keşfi takibe elverişli rapor alınmalı, tanık ve yerel bilirkişi ifadeleri bilimsel esaslara ve maddi bulgulara dayanılarak hazırlanan söz konusu bilirkişi raporları ve komşu parsel tutanakları ile denetlenmeli, komşu parsellerin tapu kayıtları, kadastro tutanakları ve varsa dayanaklarının çekişmeli taşınmazı ne şekilde işaret ettiği gözetilmeli, daha sonra iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Bu hususlar göz ardı edilerek ve davacıdan, dayanılan imzalı belge niteliğindeki dilekçesine karşı diyecekleri sorulmadan yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, davacı H.. Y.. vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 15.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.