Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6170 - Karar Yıl 2006 / Esas No : 4583 - Esas Yıl 2006





Taraflar arasında kadastro tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, gereği görüşüldü: Kadastro sırasında 129 ada 5 parsel sayılı 7040,79 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalıların murisi M……. andına tespit edilmiştir. Davacı, yasal süresi içinde taşınmazın 1/2 payı için satın alma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmıştır. Yargılama sırasında M.....mirasçıları davaya dahil edilmişlerdir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine ve çekişmeli parselin tespit gibi M.....adına tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece, dava dilekçesinde hasım gösterilmemesi nedeni ile davanın reddine karar verilmiş ise de; değerlendirme dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Davaya konu 129 ada 5 sayılı parsel kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak M.....R.... Caner adına tespit edilmiştir. Davacı 23.5.2002 tarihli dilekçesinde aynen ".......davaya konu taşınmaz babam M.....adına yanlışlıkla tespit edilmiştir. Bu taşınmazın 1/2'si babam M……….'e, 1/2'side amcam F…….'e aittir. F.... hissesini ben 1985 yılında satın aldım......... taşınmazın 1/2'sinin babam M…….., diğer yarısının da adıma tescilini.......... talep ederim." ifadelerini kullanmıştır. Husumetin tespit malikine yöneltildiği açıktır. Nitekim mahkeme ölü olduğu anlaşılan M…….. mirasçılarını davaya çağırmış ve yargılamaya uzun süre mirasçıların huzuru ile devam etmiş iken sonuçta dilekçede hasım gösterilmediği gerekçe gösterilerek davayı reddetmiştir. Dava dilekçesinde hasmın doğru olarak gösterildiği yukarıda da belirtildiği üzere tereddüt edilmeyecek şekilde açıktır. Bu durumda ölü olduğu anlaşılan davalı M.....mirasçıları ile davacıdan delilleri istenip, gerekli değerlendirme yapılıp sonucuna göre karar verilmesi gerekir. Mahkemece değerlendirmede hataya düşülerek husumetin kime tevcih edildiğinin belli olmaması gerekçesi ile işin esasına girilmemesi isabetsiz olduğu gibi, kabule göre de; dava husumetten reddedildiği halde kararın hüküm fıkrasında esastan reddedildiği sonucu doğuracak ve taraflar yönünden kesin hüküm oluşturacak şekilde ifadeler kullanılması da usul ve yasaya aykırı, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA 2.10.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.