Taraflar arasında kadastro tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, gereği görüşüldü: Kadastro sırasında 105 ada 11, 106 ada 8, 128 ada 26 parsel sayılı taşınmazlar davalılardan A……., 105 ada 19 parsel sayılı taşınmaz Şerafet, 128 ada 30 parsel sayılı taşınmaz O…….., 108 ada 74 parsel sayılı taşınmaz ise paylı olarak 1/3 payı Osman, 2/3 payı A……. adına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle tesbit edilmişlerdir. Davacılar Ö…….. ve müşterekleri, tüm taşınmazların babalarından kaldığına ve taksim edilmediğine dayanarak, birleşen dava dosyasında O…….., 105 ada 11 ve 106 ada 8 parsellerin kendisine ait olduğu halde oğlu davalı adına yanlış tesbit edildiğine dayanarak dava açmışlardır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda; Ö…….. ve müştereklerinin davasının reddine, Osman'ın davasının kısmen kabulüne ve çekişmeli 105 ada 11 parselin davacı O……. adına tesciline ve diğer parsellerin tespit gibi tescillerine karar verilmiş; hüküm, davacı Ö……. ve müşterekleri tarafından temyiz edilmiştir. Davacılar Ö……., B……. ve Ş……. dava konusu taşınmazların babaları A…….'ten intikal ettiğini ve taksim edilmediğini 3.şahıslarla bir ilgisinin olmadığını ileri sürerek miras payları oranında tescil istemiyle dava açmışlar, davalı taraf ise önce mücerret olarak davanın reddi gerektiğini savunurken 15.2.2006 tarihli celsede dosyaya fotokopi şeklinde bir anlaşma senedi ibraz etmişler ve davalı A…….. "size vermiş olduğum anlaşma senedine göre senette yazılı olan 3 adet bizim de hissemiz olan arazilerden paylarımızı almayarak davacılara terk ettik. Onların yerine şu anda yargılaması süren davalı taşınmazları aldık, bu hususa Muhtar A…….. da tanıktır" beyanında bulunmuştur. Ayrıca davacı tarafta gerek tespitte gerekse sadece 2 mahalli bilirkişi ile yapılan keşifte uygulanan senetlerin sahte olduğunu, senetlerde satıcı görünen Mustafa'nın tanık olarak dinlenmesi gerektiğini belirtmişlerdir. Mahkemece iki mahalli bilirkişinin soyut dosya kapsamına uygun düşmeyen yetersiz beyanlarına dayanmak suretiyle davacıların davasının reddine karar verilmiş ise de deliller ihtilafı çözmeye yetecek derecede toplanmadığı gibi dosya kapsamına uygun olarak da değerlendirilememiştir. Eksik araştırma, inceleme ve yanlış değerlendirme ile hüküm kurulmuştur. Sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için A…….'in beyanı ve anlaşma senedi fotokopisi karşısında öncelikle muris A……..'in nüfus aile kayıt tablosu veya veraset ilamı dosyaya celbedilmeli, muristen kalan tüm taşınmazların onaylı tutanak suretleri getirtilmek suretiyle her bir parselin taksime, anlaşmaya veya trampaya konu edilip edilmediği üzerinde durulmalı, dava konusu taşınmazların gerçekten 3.şahıslardan mı yoksa muristen mi intikal ettiği hususu kesin olarak açığa kavuşturulmalı, bu konuda 3.şahıslar ile davalı taraf arasında yapılan senetlerin diğer tarafları ve tanıkları dinlenmek suretiyle senetlerin sıhhati, ait olduğu taşınmaz ortaya konulmalıdır. Tespit bilirkişilerinden de edinme sebebi, taşınmazın öncesi, intikalleri konusunda her parsel yönünden ayrı ayrı bilgi alınmalı, bilhassa anlaşma senedi aslı dosyaya celbedilerek anlaşma senedine konu taşınmazların akibetleri üzerinde durulmak suretiyle taraflarca anlaşmaya uyulup uyulmadığı saptanmalı, anlaşma senedini onaylayan Yenimahalle muhtarı A……..'dan da bu hususlarda bilgi alınmalı, gerektiğinde davacı tarafın sahtelik iddiası da her bir taşınmaz ve senet yönünden ayı ayrı değerlendirilerek lüzumlu tahkikat yapılmalıdır. Açıklanan şekilde yapılacak araştırma ve incelemeden sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek varılacak sonuç dairesinde bir hüküm kurulmalıdır. Davacıların temyiz itirazlarının açıklanan nedenlerle kabulü ile usul ve yasaya aykırı olan hükmün BOZULMASINA, 29.9.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.