Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 5796 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 11383 - Esas Yıl 2014
MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİTaraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Kadastro sırasında 101 ada 342, 106 ada 158, 107 ada 27, 189, 108 ada 70, 105 ada 15 parsel sayılı 3.700.00, 10.605.00, 3.230.64, 628.10, 3.599.20 ve 3.516.16 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar satış ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı ... adına tespit edilmiştir. Davacılar ... ve ... tarafından tespitten sonra fakat askı ilanından önce Asliye Hukuk Mahkemesinde senet iptali ve taşınmazlara el atmasının önlenmesi istemiyle davalıya karşı açılan dava Kadastro Mahkemesine aktarılmıştır. Kadastro Mahkemesinde çekişmeli parsel tutanakları ile dava dosyası birleştirilerek yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, 05.09.1996 tarihli alım satım senedinin iptaline, çekişmeli taşınmazların muris ... mirasçıları adına payları oranında tapuya tesciline, davalının taşınmazlardaki müdahalesinin önlenmesine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Mahkemece satış senedinin usulüne uygun düzenlenmediği, mirasçı ...'a atılan imzanın kendisine ait olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Çekişmeli taşınmazların davacıların murisi ...'a ait iken ölümüyle mirasçılarına kaldığı hususunda taraflar arasında bir ihtilaf bulunmamaktadır. Çözümlenmesi gereken sorun ... mirasçıları tarafından taşınmazların mirasçı olmayan davalı ...'e satılıp satılmadığı noktasında toplanmaktadır. Murisin ölümüyle mirasçıları arasında usulüne uygun bir paylaşmanın bulunmadığı diğer bir anlatımla murisin terekesinin elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabi olduğu sürece taşınmazların mirasçı dışında üçüncü bir kişiye ancak tüm mirasçıların muvafakatiyle satılabileceği tartışmasızdır. Somut olayda; murisin mirasçılarından ... ve ... 05.09.1996 tarihli satış senedinde adlarına atfen atılı imza ve parmak izinin kendilerine ait olmadığını öne sürerek eldeki davayı açmışlardır. Dosyada bulunan Adli Tıp raporları içeriğinden davacı ...'a atfen atılan parmak izinin kendisine ait olup olmadığının tespit edilemediği, davacı ...'a atfen atılan imzanın ise adı geçene ait olmadığı, yargılama sırasında davacı ... 'ın (aynı zamanda murisin eşi) öldüğü geriye muris ... ve davacı ... 'den olma 8 çocuğunun mirasçı olarak kaldığı, ... ve ... dışındaki diğer tüm mirasçılarının yargılama sırasında taşınmazın davalı ... ... e sattıklarını beyan ettikleri dosya kapsamıyla belirlenmiştir. Unutulmamalıdır ki; çekişmeli taşınmazların tapuya kayıtlı bulunmadıkları başka bir deyişle menkul mal hükmünde olduklarından dolayı satış ve zilyetliğinin devrinin tanık beyanı dahil her türlü delille ispat edilebilecektir. İptali istenen satış senedinde tüm mirasçıların imzalarının olması gerekmemekte, imzaları bulunmayan mirasçıların sözlü olarak satışa onay vermeleri de mümkündür. Davacı ...'ın duruşmada taşınmazları davalıya sattıklarını kendisine düşen parayı aldığına dair açık beyanı karşısında imzasının kendisine ait olup olmadığının bir önemi bulunmamaktadır. Duruşmada ve taşınmaz başında yapılan keşifte dinlenen aynı zamanda senet tanığı olan ...'ın mirasçılardan ...'ın kendisine ...'dan telefon ederek taşınmazların satışına muvafakati olduğunu, senet düzenlenirken mirasçılardan ..., ... ve ...'nın eşinin geldiklerini, senedi birlikte getirdiklerini, daha sonra davacı ... ile de görüştüğünü hatta mirasçılardan ... 'nın senedin düzenlenmesinden bir yıl kadar sonra yanına gelerek satıştan vazgeçmek istediğine dair beyanda bulunduğunu belirtmiştir. Tanığın olaylara dayalı anlatımları karşısında muris ... mirasçılarının tamamının muvafakatiyle taşınmazların mirasçı olmayan davalı ...'e satıldığı, satış tarihi itibariyle de zilyetliğin davalıya geçtiği anlaşılmakla; mahkemece, davanın reddine, taşınmazların davalı adına tesciline karar verilmesi gerekirken delillerin takdirinde yanılgıya düşerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz, davalı vekilinin temyiz itirazlarının bu nedenlerle kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 07.05.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.