MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Kullanım kadastrosu sırasında ... Mahallesi çalışma alanında bulunan 28211 ada 8 parsel sayılı 2678.98 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, kadastro tutanağının beyanlar hanesine, 6831 sayılı Yasa'nın 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarıldığı ve ...' ın fiili kullanımında bulunduğu şerhi yazılarak arsa vasfıyla Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacılar ... ve müşterekleri, taşınmazın kendi fiili kullanımlarında bulunduğu iddiasına dayanarak dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne çekişmeli 28211 ada 8 parsel sayılı taşınmazın beyanlar hanesinde bulunan kullanıcı şerhinin iptali ile yerine davacılar ..., ... ve ...'in fiili kullanımında bulunduğu şerhinin yazılmasına karar verilmiş; hüküm, davalı ... vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'na 5831 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi ile eklenen Ek-4 madde uyarınca yapılan kadastro çalışması sonucunda düzenlenen kadastro tutanağının beyanlar hanesindeki kullanım şerhinin düzeltilmesine yöneliktir. Sözü edilen yasa maddesinde, Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerin, fiili kullanım durumları dikkate alınmak ve varsa üzerindeki muhdesatın kime veya kimlere ait olduğu ve kim veya kimler tarafından ne zamandan beri kullanıldığı kadastro tutanağının beyanlar hanesinde gösterilmek suretiyle Hazine adına tescil edileceği düzenlenmiştir. Somut olayda kullanım kadastro tespit tarihi 2010 yılı olduğu halde mahkemece, kullanıcı tespitinin, kullanım kadastrosu tespit çalışmaları sırasında hazır bulunan ...'ın beyanı üzerine kendi adına yapıldığı gerekçesiyle ve yazılı şekilde 1997 yılına ait ... Müdürlüğü'nce düzenlenmiş belgelere değer verilerek yazılı şekilde karar verilmişse de dosya kapsamına göre taşınmazın kadastro tespit tarihinde kim veya kimler tarafından ne suretle kullanıldığı açıklığa kavuşturulmamıştır. Bu şekilde eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulamaz. Hal böyle olunca, doğru sonuca varılabilmesi için, mahallinde taşınmazın bulunduğu yöreyi iyi bilen, yansız, yerel bilirkişi ve taraf tanıkları ve fen bilirkişisi aracılığıyla keşif yapılmalı, yapılacak keşifte, yerel bilirkişi ve tanıklardan taşınmazın tespit tarihi itibari ile kime ait olduğu ve kim tarafından ne şekilde kullanıldığı, taşınmaz üzerinde bulunan su basmanlarının hangi tarihte kim tarafından yapıldığı, etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, beyanlar arasında aykırılık bulunması halinde gerektiğinde yüzleştirme yapılarak çelişki giderilmeye çalışılmalı, fen bilirkişisine keşfi denetlemeye elverişli, ayrıntılı rapor düzenlettirilmeli, bundan sonra iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Eksik incelemeyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davalı ...'a iadesine, 06.02.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.