Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5593 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 3449 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİDAVA TÜRÜ : KULLANIM KADASTROSUKANUN YOLU : TEMYİZTaraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Kullanım kadastrosu sırasında ... Mahallesi çalışma alanında bulunan 2423 ada 5 parsel sayılı 377 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, kadastro tutanağının beyanlar hanesine, 6831 sayılı Yasa'nın 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarıldığı şerhi yazılarak arsa vasfıyla Hazine adına 02.09.1993 tarihinde tespit ve tutanağın kesinleşmesi ile 24.10.1995 tarihinde tescil edilmiştir. Davacı ... vekili, taşınmazla ilgili güncelleme çalışmaları yapılırken Belediye'nin haberdar edilmediği, taşınmazın imar planı kapsamında kaldığı iddiasıyla beyanlar hanesine Belediye adına kullanıcı şerhi verilmesi istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda kısa kararda davanın kabulüne, ... İli, ... İlçesi, ... Mahallesi ...mevkii 2423 ada 5 nolu parselde kayıtlı taşınmazın tapu kaydındaki beyanlar hanesine dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan metruk binanın davacı ...'nin kullanımındadır şerhinin yazılmasına, gerekçeli kararın hüküm kısmında ise yalnızca davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 36. ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesinde yer alan adil yargılanma hakkı ve bu hakkın garantileri olan "aleni yargılama ilkesi" ve "hukuki dinlenilme hakkı"nın amacı, yargılama sürecini ve kararın verilişini kamu denetimine açık tutmak suretiyle adaletin yerine getiriliş biçimini görünür kılmak, kamu eliyle karar verme sürecini denetleyerek kişinin adil yargılanma hakkını güvence altına almak ve adalete güveni korumaktır. Anılan prensipler, mahkemelerce duruşmada tefhim edilen hüküm sonucu ile gerekçeli kararın uyumlu olmasını zorunlu kılmaktadır. Nitekim, 10.04.1992 tarih 1991/7 Esas, 1992/4 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ile 6100 sayılı HMK'nın 298. maddesi hükümleri de gerekçeli kararın, tefhim edilen kısa karara uygun bulunmasını gerektirmektedir. Ne var ki, mahkemenin 12.05.2015 tarihli son celsesinde tefhim edilen kısa kararda "davanın kabulüne, ... İli, ... İlçesi, ... Mahallesi ... mevkii 2423 ada 5 nolu parselde kayıtlı taşınmazın tapu kaydındaki beyanlar hanesine dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan metruk binanın davacı ... Belediyesinin kullanımındadır şerhinin yazılmasına "karar verildiği halde gerekçeli kararın hüküm fıkrasında yalnızca, "davanın kabulüne" karar verilmek suretiyle kısa karar ile gerekçeli karar arasında uyumsuzluk yaratılmış, hükmün infazında tereddüt oluşturulmuştur. Kararın gerekçesi ile hüküm fıkrası birbirine sıkı sıkıya bağlı olup uyumlu bulunması zorunludur. Gerekçe ile kısa karar arasındaki uyumsuzluk, adalete güven ilkesini zedelediği gibi Anayasa ile teminat altına alınan yargılamanın açıklığı prensibine, usul ve yasa hükümlerine de aykırılık teşkil eder. Açıklanan nedenlerle temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, 23.05.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.