Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5494 - Karar Yıl 2007 / Esas No : 5081 - Esas Yıl 2007





Mal beyanında bulunmamak eyleminden borçlu sanık Belma'nın, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 5358 sayılı Kanun'la değişik 337/1. maddesi gereğince 10 gün disiplin hapsi ile cezalandırılmasına dair (İstanbul İkinci İcra Ceza Mahkemesi)'nin 01.02.2007 tarihli ve 2005/7991 Esas, 2007/301 sayılı kararına yönelik itirazın reddine ilişkin (İstanbul Üçüncü Ağır Ceza Mahkemesi)'nin 19.06.2007 tarihli ve 2007/1075 müteferrik sayılı kararını kapsayan dosya incelendi. Dosya kapsamına göre, Örnek 49 no'lu ödeme emrinin borçlu sanığa 23.10.2004 tarihinde tebliği üzerine, son günün tatile rastlaması nedeniyle 01.11.2004 tarihinde vekili tarafından verilen dilekçe ile itirazda bulunulduğu, bilahare İstanbul Dördüncü Tüketici Mahkemesi'nin 2004-1970 Esas, 2005/1406 sayılı kararı ile itirazın iptaline karar verildiği, alacaklı vekili tarafından verilen 12.12.2005 tarihli şikayet dilekçesi ile de anılan kararın tebliğini müteakip, borçlu tarafından İcra ve İflas Kanunu'nun 75. maddesi gereğince süresi içinde yeniden mal beyanında bulunulmadığından bahisle şikayetçi olunduğunun anlaşılması karşısında, ödeme emrinin tebliği üzerine borçlu sanığın vekili tarafından süresi içerisinde mal beyanında bulunulduğu ve takibe karşı sadece faiz yönünden itiraz edilmesi üzerine, aynı Kanun'un 75. maddesinde belirtilen itirazın iptali kararının tebliğinden itibaren 3 gün içinde yeniden mal beyanında bulunmadığından bahisle cezalandırılmayacağı, ayrıca vekilin verdiği mal beyanı dilekçesinin yasal koşulları taşımaması halinde, borçlu asilin cezai yönden sorumlu tutulamayacağı gözetilmeden yazılı şekilde verilen karara yönelik itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesinde isabet görülmemekle, kararın 5271 sayılı CMK'nın 309. maddesi uyarınca bozulması lüzumu, Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü'nün 08.10.2007 gün ve B.03.0.CİG.0.00.00.04-130-6504-2007/50575 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay C.Başsavcılığı'nın 31.10.2007 tarih ve K.Y.B.2007/219685 sayılı tebliğnamesi ile istenilmiş olmakla, Gereği görüşüldü: Borçlu hakkında İstanbul Onikinci İcra Müdürlüğü'nün 2007/13554 sayılı dosyasıyla 19.373.252.286 TL bedelli borcundan dolayı yapılan takip nedeniyle tebliğ edilen ödeme emrine süresi içerisinde vekili tarafından 01.11.2004 havale tarihli mal bildiriminde bulunulduğu, aynı dilekçe ile "işlemiş ve takipten sonra işleyecek faiz oranına" itiraz edildiği, alacaklı vekili tarafından açılan davada İstanbul Dördüncü Tüketici Mahkemesi'nin 29.09.2005 tarih, 2004/1970 Esas ve 2005/1406 sayı ile istemin kısmen kabulü ile takibin 18.393.623.767 TL üzerinden 16.736.105.105 TL asıl alacağa %97.50 temerrüt faiz oranı ve faizin %5 gider vergisi uygulanmak suretiyle devamına karar verildiği, alacaklı vekili 12.12.2005 tarihli dilekçesiyle borçlu sanığın itirazının iptaline karar verilmesine ve karar kendisine tebliğ edilmesine rağmen yasal süresi içinde İİK'nın 75. maddesi uyarınca mal beyanında bulunmadığından bahisle anılan Kanun'un 337/1. maddesi gereğince cezalandırılması talebinde bulunduğu, İstanbul İkinci İcra Mahkemesi'nce yürütülen yargılama sonunda 01.02.2007 tarih, 2005/7991 Esas ve 2007/301 sayı ile 10 gün disiplin hapsi cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, karara itirazının İstanbul Üçüncü Ağır Ceza Mahkemesinin 19.06.2007 tarih ve 2007/1075 müteferrik sayılı kararla reddedildiği anlaşılmıştır. İcra ve İflas Kanunu Yönetmeliği'nin "İlamsız Takiplerde Ödeme Emri" başlıklı 29. maddesinin "e" bendinde, "senet veya borca itirazını bildirmediği takdirde "b" bendindeki süre içinde İcra ve İflas Kanunu'nun 74. maddesine göre mal beyanında bulunması, bulunmazsa hapisle tazyik olunacağı, hiç mal beyanında bulunmaz veya gerçeğe aykırı beyanda bulunursa, ayrıca hapisle cezalandırılacağı" ihtarının yazılacağı, İcra ve İflas Kanunu'nun 75. maddesinin 1. fıkrasına göre de, "itirazın iptaline veya kafi veya muvakkat surette kaldırılmasına karar verilen borçlu, bu kararın kendisine tebliğinden itibaren üç gün içinde yukarıdaki maddede gösterildiği üzere beyanda bulunmaya mecburdur", aynı maddenin 2. fıkrasında ise, "iptal veya kaldırma kararı borçlunun vicahında verilmiş ise bu müddet, kararın tefhiminden başlar" hükümlerini içermektedir. Somut olaya bakıldığında, borçlu vekili tarafından verilen mal beyanı dilekçesinde borca itiraz edilmediği, sadece işlemiş ve işleyecek faize itiraz edildiği, aynı dilekçe ile mal bildiriminde de bulunulduğu anlaşılmaktadır. Yukarıda sözü edilen İcra ve İflas Kanunu Yönetmeliği'nin 29. maddesinin "e" bendinde faize itirazdan bahsedilmediği ve borçlunun vekili aracılığıyla verdiği dilekçede mal beyanı ile birlikte borcun sadece faizine itiraz edildiği dikkate alındığında, faize itirazının iptali kararından sonra mal beyanında bulunma zorunluluğu bulunmamaktadır. Kaldı ki, borçlunun vekili aracılığıyla verdiği mal beyanının İİK'nın 74. maddesine uygun değilse de, vekilin verdiği usulüne uygun olmayan mal beyanından dolayı asilin cezai sorumluluğundan da söz edilemeyeceği gözetildiğinde, itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesi isabetsizdir. Yargıtay C.Başsavcılığı'nın kanun yararına bozma istemine atfen düzenlediği tebliğname bu nedenle yerinde görüldüğünden, İstanbul Üçüncü Ağır Ceza Mahkemesi'nin 19.06.2007 gün ve 2007/1075 müteferrik sayılı kararının (BOZULMASINA), Bozma üzerine 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 309/4-d maddesi uyarınca uygulama yapılması gerektiğinden, Mal beyanında bulunmamak eyleminden dolayı borçlu sanık Belma hakkında disiplin hapsi cezası tayinine yer olmadığına, hakkındaki cezanın çektirilmemesine, Dosyanın mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 31.12.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.