Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5466 - Karar Yıl 2009 / Esas No : 5375 - Esas Yıl 2009





Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, gereği görüşüldü* Kadastro sırasında 287 ada 71 ve 75 parsel sayılı 977.74 ve 1293.85 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar, irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı adına tespit edilmiştir. Davacı Salih, yasal süresi içerisinde taşınmazların ortak muristen geldiği ve taksim edilmediği iddiasına dayanarak dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın açılmamış sayılmasına ve çekişmeli 287 ada 71 ve 75 parsel sayılı taşınmazların tespit gibi tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı Salih tarafından temyiz edilmiştir. Çekişmeli taşınmazlar irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı adına tespit edilmiştir. Davacı, taşınmazların ortak muristen geldiği ve taksim edilmediği iddiasına dayanmış, dava dilekçesinde delil olarak tanık beyanı, nüfus kayıtları ve veraset ilamını göstermiştir. Davalı ise cevap dilekçesinde, 23.05.1988 tarihli hibe senedini mahkemeye ibraz etmiştir. Mahkemece davacının ilk oturuma gelmediği gibi adına çıkartılan duruşma gün ve saatini bildirir meşruhatlı davetiyeye rağmen ilk oturuma kadar delillerini bildirmediği kabul edilerek davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 28/2. maddesinde "davacı gerçek ve tüzel kişiler dava sebep ve delillerini dilekçelerinde bildirmek zorundadır. Dilekçede bu husus bildirilmemişse hakim gönderilecek davetiye ile dava sebep ve delillerini bildirmesini davacıya tebliğ eder, davacı ilk duruşma oturumuna kadar dava sebep ve delillerini dilekçesiyle veya ilk oturuma gelmek suretiyle bildirmez ise hakim davanın açılmamış sayılmasına ve tespit gibi tescile karar verir. Bu hüküm davetiyede açıkça belirtilir." hükmü yer almaktadır. Somut olayda davacı taraf dava dilekçesinde taşınmazların babası Cemal'den İntikal ettiğini ileri sürerek dava sebebini göstermiş ve dilekçenin deliller bölümünde ise tanık beyanları, eski tapu kayıtları, veraset ilamı vs. yasal deliller demek suretiyle delillerini de bildirmiş olduğuna göre, mahkemece işin esasına girilerek, davacıya delillerini hasretmesi için yeterli önel verilmesi, tarafların hasrettikleri deliller toplandıktan sonra, çekişmeli taşınmazların başında keşif yapılmak suretiyle tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken 3402 sayılı Yasa'nın 28/2. maddesine ve dosya kapsamına yanlış anlam verilerek yazılı biçimde hüküm kurulmuş olması isabetsiz temyiz olup, itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), 15.09.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.