Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5348 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 19490 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİDAVA TÜRÜ : KADASTROKANUN YOLU : TEMYİZTaraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Kadastro sırasında ...Köyü çalışma alanında bulunan 104 ada 1057 parsel sayılı 737.27 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği, irsen intikal, taksim ve satış nedeniyle ... adına tespit edilmiştir. Davacı ..., miras yoluyla gelen hakka dayanarak dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, çekişmeli taşınmazın ...mirasçıları adına payları oranında tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.Mahkemece; davacı tarafa keşif giderlerini yatırması için kesin süre verilmiş, bu süre içinde keşif gideri davacı tarafça yatırılmamıştır. Bunun üzerine davalı tarafın taksim iddiasına dayandığı ve bunu ispatlayamadığı, taksime ilişkin herhangi bir bilgi, belge ve delil sunmadığı, taraflar arasında geçerli bir taksimin olmadığı, terekeye dahil taşınmazlar üzerindeki zilyetliğin tereke adına sürdürüldüğü gerekçeleri ile yazılı şekilde hüküm kurulmuştur. Bilindiği üzere Mahkemece, keşife ilişkin kesin süre ile ilgili kararda hakim, katip, mübaşir, yerel bilirkişi adayları, taraf tanıkları, uzman bilirkişilere verilecek ücretlerle vasıta parası ve yapılacak tebligatlarla ilgili masrafların kalemler halinde gösterilip bu ücretlerin temini ve yatırılması için ilgiliye makul ve belirli bir süre tanınması, ilgiliye tanınacak süre ile keşif günü arasında da bilirkişi adayları, taraf tanıkları ve uzman bilirkişilere çıkarılacak davetiye için yine uygun bir sürenin bulunmasına azami özen gösterilmesi gerekli olduğu halde, mahkemece keşfe ilişkin ara kararı bu hususlara uygun olmadığından usulsüzdür. Öte yandan somut olayda, davacı ... çekişmeli taşınmazın davalı ile müşterek murislerinden intikal ettiği iddiası ile dava açmış, davalı ise taksim iddiasında bulunmuştur. Buna göre satın alma ve zilyetliğe dayalı kadastro tespitine karşı, davacının ileri sürdüğü taşınmazın miras bırakandan kaldığı iddiası kanıtlanmış olup, bu savunma karşısında uyuşmazlık terekenin usulünce taksim edilip edilmediği noktasında toplanmaktadır. Taksim olgusunu ispat külfeti bu olguya dayanan tarafa aittir. Ne var ki, Mahkemece; ispat yükünün tersine çevrildiği göz önüne alınarak iddiasını ispat edebilmesi yönünden çekişmeli taşınmaz başında keşif yapılabilmesi için taksime dayanan ve ispat yükü kendisine düşen davalı tarafa kesin süre verilmesi yerine davacıya verilen ve esasen usulüne de uygun olmayan kesin süre dikkate alınarak yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir. Bu şekilde eksik araştırma ve değerlendirme ile hüküm kurulamaz. Hal böyle olunca, doğru sonuca varılabilmesi için; öncelikle davalı taraftan delil ve savunmaları sorulup saptanmalı, bundan sonra mahallinde yaşlı, tarafsız ve yöreyi iyi bilen yaşlı 3 kişilik yerel bilirkişi kurulu ile keşif icra edilmelidir. Keşifte yerel bilirkişi ve tanıklardan murisin ölümünden sonra çekişmeli taşınmazın taksime tabi tutulup tutulmadığı, taksime tabi tutulmuş ise kime isabet ettiği, davalı tarafa isabet etmiş ise diğer mirasçılara ne verildiği, taşınmaz verilmiş ise nereden verildiği ve diğer mirasçılara verilen taşınmazların akibetlerinin ne olduğu, taşınmazın kim tarafından ne zamandan beri ne suretle kullanıldığı, etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, bundan sonra toplanmış ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm kurulmalıdır. Hal böyle olunca; belirtilen şekilde araştırma ve inceleme yapılmadan yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davalı vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 10.05.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.