MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Kadastro sonucu ... çalışma alanında bulunan 446 ada 63 parsel sayılı 215,35 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz tapu kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle tarafların murisi ... adına tespit ve 1976 yılında tescil edilmiş, 1980 yılında yapılan ifraz işlemi neticesinde taşınmaz, 446 ada 110 ve 114 parsellere ayrılarak 1998 yılında yapılan intikal nedeniyle de davacı ... ve davalılar ... ve müşterekleri adına tescil edilmiştir. Davacı ..., satın alma nedenine dayanarak çekişmeli taşınmazların 45 metrekarelik kısmının kendisine ait olduğu iddiasıyla bu kısma yönelik tapu iptal ve tescil, mümkün olmadığı takdirde bu kısmın bedelinin tarafına ödenmesi istemiyle 05.09.2011 tarihinde dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.1- Dava, kadastro tespitinden önceki sebeplere dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkin olup, 3402 sayılı Yasa'nın 12/3. maddesi uyarınca, kadastro tespitlerinin kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıl geçtikten sonra, tespitten önceki nedenlere dayanılarak tespite karşı dava açılamaz. Sözü edilen süre, hak düşürücü olup, mahkemece re'sen gözetilmelidir. Somut olayda; çekişmeli taşınmazın kadastro tespiti 25.02.1976 tarihinde kesinleşmiş dava ise, 10 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra 05.09.2011 tarihinde açılmıştır. Hal böyle olunca; mahkemece, davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, benzer gerekçelerle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi isabetsiz olup bozma nedeni ise de; yapılan bu yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hüküm fıkrasının 1 numaralı bendinde yazılı, “zamanaşımı” sözcüğünün hüküm fıkrasından çıkarılarak, yerine “hak düşürücü süre” sözcüklerinin eklenmesine ve hükmün DÜZELTİLMİŞ bu şekli ile ONANMASINA,2- HMK’nın 297. maddesinde öngörüldüğü üzere, kararın hüküm sonucu kısmında taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. Somut olayda; davacı, dava dilekçesinde çekişmeli taşınmazların 45 metrekarelik bölümünün tapu kaydının iptali ile adına tescili, olmadığı takdirde bu kısma ilişkin bedelin tazmini istemiyle terditli olarak talepte bulunmuştur. Hükmün gerekçesi incelendiğinde, davacının tapu iptali ve tescil talebine ilişkin olarak gerekçe gösterilmesine karşılık davacının bedel isteminin neden kabul ya da reddedildiğine dair herhangi bir gerekçe sevk edilmemiştir. Bir başka deyişle mahkemece davacının bedel istemini de kapsar şekilde açık bir gerekçe gösterilerek bu talebe ilişkin olumlu veya olumsuz herhangi bir hüküm kurulmamıştır. Bu halde, mahkemece davacının bedel talebi yönünden olumlu veya olumsuz bir değerlendirme yapılmaması isabetsiz olup, davacı vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenle yerinde görüldüğünden kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 04.05.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.