Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5105 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 2515 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİDAVA TÜRÜ : KULLANIM KADASTROSUTaraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Kullanım kadastrosu sonucunda ... Köyü çalışma alanında bulunan 130 ada 19 parsel sayılı 244,55 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, beyanlar hanesine, 6831 sayılı Yasa'nın 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarıldığı ve 1997 yılından beri ...'ın kullanımında olduğu şerhi yazılarak bahçe niteliğiyle ... adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı ..., çekişmeli taşınmazın kendi kullanımında olduğu iddiasıyla adına zilyetlik şerhi verilmesi istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Mahkemece, davanın niteliği itibariyle 3402 sayılı Yasa'nın 11. maddesindeki ilan süresi içerisinde ancak Kadastro Mahkemesine açılabileceği, genel mahkemede açılmasının mümkün olmadığı gerekçe gösterilerek yazılı şekilde karar verilmiş ise de, varılan sonuç dosya kapsamı ile usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır. 3402 sayılı Yasa'nın, 5831 sayılı Yasa ile eklenen Ek-4/1. maddesi; 6831 sayılı Orman Kanunu'nun 20.06.1973 tarihli ve 1744 sayılı Kanunla değişik 2. maddesi ile 23.09.1983 tarihli ve 2896 sayılı, 05.06.1986 tarihli ve 3302 sayılı Kanunlarla değişik 2. maddesinin (B) bendine göre orman kadastro komisyonlarınca ... adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerin, fiili kullanım durumları dikkate alınmak ve varsa üzerindeki muhdesatın kime veya kimlere ait olduğu ve kim veya kimler tarafından ne zamandan beri kullanıldığı kadastro tutanağının beyanlar hanesinde gösterilmek suretiyle, bu Kanun'un 11. maddesinde belirtilen askı ilanı hariç diğer ilanlar yapılmaksızın öncelikle kadastrosu yapılarak ... adına tescil edileceği hükme bağlanmıştır. Somut olayda dava, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun Ek-4. maddesi uyarınca 130 ada 19 parsel sayılı taşınmaz hakkında yapılmış kullanım kadastrosuna karşı askı ilan tarihinden (20.10.2010-22.11.2010) sonra, tapunun beyanlar hanesinde davacının kullanıcı olduğunun gösterilmesi istemiyle 28.07.2011 tarihinde açılmıştır. 5831 sayılı Yasa ile 3402 sayılı Kadastro Kanunu'na eklenen Ek-4. madde içeriğinde, bu şekilde yapılan tespitler hakkında 3402 sayılı Yasa'nın 12/3. maddesinin uygulanamayacağına ilişkin bir düzenleme bulunmadığı da dikkate alındığında, Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesi gereğince tespitin kesinleşmesinden itibaren 10 yıllık hak düşürücü süre içinde açılan eldeki davaya bakma görevi Asliye Hukuk Mahkemesine aittir. Hal böyle olunca; tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde delilleri toplanıp, oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir. Ancak Dairemizin 21.11.2014 tarihli geri çevirme kararı sonrası dosyaya getirtilen kayıtlar itibariyle çekişmeli taşınmazın karar tarihinden sonraki 18.12.2015 tarihinde 6292 sayılı Yasa gereğince İstanbul Büyükşehir Belediyesine satıldığı anlaşılmakla bundan böyle davanın zilyetliğin tespiti davası olarak görülüp sonuçlandırılması gerektiği de göz önünde bulundurulmalıdır. Temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 03.05.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.