Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5103 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 3974 - Esas Yıl 2010





Kadastro sırasında 70 parsel sayılı 1700 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeni ile paylı olarak O... O..., M... T... ve E... B... adlarına irsen intikal, taksim, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ve vergi kaydı nedeni ile 430 parsel sayılı taşınmaz M... O..., 439 parsel sayılı taşınmaz O... O..., 440 parsel sayılı taşınmaz ise F... Ö... adlarına tespit edilmiştir. Davacılar Hüseyin Koca ve Meryem Ç... tarafından davalılar O... O..., A... T..., A... T... ve F... Ö... aleyhine Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan paya yönelik el atmanın önlenmesi ve muarazanın giderilmesi davası, davaya konu olan parseller hakkında tutanak düzenlenmiş olması nedeniyle görevsizlik kararı verilerek Kadastro Mahkemesine aktarılmıştır. Davacı M... Ç..., yasal süresi içinde irsen intikal ve tapu kaydına dayanarak 70 ve 430 parsel sayılı taşınmazların tapu sicilinde miras bırakanları adına paylı olarak kayıtlı olduğu, sadece davalılar adına tespit yapılmasının hatalı olduğu iddiası ile dava açmıştır. Sözü edilen taşınmazların da aktarılan davanın kapsamında kaldığı belirtilerek, dava dosyaları birleştirilmiştir. Kadastro Mahkemesinde çekişmeli parsel tutanakları ile dava dosyaları birleştirilerek yapılan yargılama sonunda davacıların mirasçıları tarafından kesin süre içerisinde keşif giderlerinin yatırılmadığı gerekçesi ile davanın reddine, 430 ve 440 parsel sayılı taşınmazların tespit gibi tescillerine, 439 parsel sayılı taşınmazın O... O... mirasçıları adına verasette iştiraken, 70 parsel sayılı taşınmazın M... T... ve E... B... ile O... O...’ın mirasçıları adına tesciline karar verilmiş; hüküm, davalılardan A... Ö... mirasçıları R... ve A... Ö... tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece, keşif giderlerinin kesin süre içerisinde yatırılmadığı gerekçe gösterilmek sureti ile davanın reddine karar verilmiş ise de; verilen karar usul ve yasa hükümlerine uygun bulunmamaktadır. Davaya konu taşınmazlar genel mahkemeden kadastro mahkemesine aktarılan, paya vaki el atmanın önlenmesi ve muarazanın giderilmesi davasının konusu olduklarına göre, tutanakların malik hanelerinin doldurulmuş olması hukuken sonuç doğurmaz. Tutanakların malik hanesi bu nedenle hukuken boş olup 3402 sayılı kanunun 30. maddesine göre Kadastro Hakimi tarafından resen hareket edilerek gerçek hak sahibinin belirlenmesi zorunludur. Bu durumda Kadastro Hakimi davanın tarafları yönünden iddia ve savunma çerçevesinde hüküm kurarken hak sahibi olduklarını saptadığı takdirde dava dışı 3. şahıslar hakkında da tescil kararı vermekle yükümlüdür. Re’sen araştırma ilkesinin geçerli olduğu hallerde de taraflara kesin süre verilmesi hukuki sonuç doğurmayacaktır. Aynı Yasanın 36. maddesine göre, hakimin kendiliğinden araştırma yapmasını gerektiren hallerde taraflara mali yükümlülük yüklenemeyecek, resen yapılması gereken soruşturma ve tebligat işlemleri için zaruri giderler, ileride haksız çıkacak taraftan alınmak üzere bütçeye konulan ödenekten karşılanacaktır. Hal böyle olunca mahkemece yeniden keşif günü verilerek keşif giderleri ileride haksız çıkacak taraftan alınmak üzere suçüstü ödeneğinden karşılanıp tarafların iddia ve savunmaları ile ilgili tüm delilleri topladıktan sonra sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde karar verilmesi isabetsiz olup davalılar R... ve A... Ö...’in temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 15.07.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.