Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4766 - Karar Yıl 2006 / Esas No : 3956 - Esas Yıl 2006





Taraflar arasında kadastro tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, gereği görüşüldü: Kadastro sırasında 174 ada 28, 29 ve 148 ada 30 parsel sayılı 564.32, 18791.87 ve 1604.51 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar M.....'in zilyetliğinde iken ölümü ile mirasçılarının 30 yılı aşkın süredir zilyetliğini terk ettiği ve hak talep etmedikleri belirtilerek ham toprak vasfıyla Hazine adına tesbit edilmiştir. Davacı, irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine ve çekişmeli parsellerin tesbit gibi tescilillerine karar verilmiş; hüküm, davacılardan H……. tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece çekişmeli taşınmazın tarım arazisi niteliğinde bulunduğu, zilyetlikle mülk edinme şartlarının davacı taraf yararına gerçekleşmediği, gerçekleşmiş olsa bile taşınmazın 40 yıldır sürülmemesi sebebiyle terk edildiği kabul edilmek suretiyle hüküm kurulmuş ise de; yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm için yeterli bulunmamaktadır. Çekişmeli taşınmazlar Mehmet oğlu M.....'in tasarrufunda iken O'nun ölümünden sonra mirasçıları tarafından kullanılmadığı gerekçesiyle Hazine adına tesbit edilmiş; davacı, eklemeli zilyetliğe dayanarak dava açmıştır. Mahkemece çekişmeli taşınmazların tesbit tutanaklarıyla komşu parsel kayıtları getirtilip dosya ikmal edildikten sonra mahallinde keşif icra edilmiştir. Keşif sırasında bilgisine başvurulan yerel bilirkişi ve davacı tanığı taşınmazların davacının babasına ait iken ölümüyle mirasçılarına intikal ettiğini, ancak mirasçıları tarafından çeşitli nedenlerle kullanılmadığını ifade etmişlerdir. Mahkemece murisin ölümünden sonra taşınmazların mirasçıları tarafından kullanılmaması terk iradesine bağlanmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir. Mahkemece taşınmaz üzerinde davacının babasının zilyetliğinin hangi tarihte başladığı, ne şekilde sürdürüldüğü araştırılmamış, bir başka ifadeyle muris adına zilyetlikle mülk edinme şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği kesin olarak belirlenmediği gibi murisin ölümünden sonra mirasçılarının araziyi uzun süre kullanmamalarının terke dayalı olup olmadığı hususunda da yeterli araştırma yapılmamıştır. Kullanmamanın davacı ve kardeşlerinin yurt dışında veya ülkenin başka bir bölgesinde ikamet etmelerine bağlı olup olmadığı, kullanılmayan süre içerisinde çit çekme, duvar örme, veya buna benzer şekillerle fiili hakimiyetin devam edip etmediği araştırılmamış, davacı tarafça bu yere ait olduğu iddia edilen vergi kaydı mahalline uygulanıp kapsamı belirlenmemiş, taşınmazın vergisinin verilip verilmediği, veriliyor ise kim tarafından verildiği saptanmadan hüküm kurulmuştur. Eksik ve yetersiz soruşturmaya dayanılarak karar verilemez. Doğru sonuca varılabilmesi için, öncelikle taraflardan iddia ve savunmalarıyla ilgili tüm delilleri sorulup celbedilmeli, dosya ikmal edildikten sonra mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen ve davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişilerle taraf tanıkları ve teknik bilirkişi huzuruyla keşif icra edilmelidir. Keşif sırasında davacı tarafın ibraz ettiği vergi kaydı uygulanıp kapsamı belirlenmeli, dinlenecek yerel bilirkişi ve tanıklardan taşınmazın öncesinin kime ait olduğu, davacıların babasına ait ise taşınmazlar üzerindeki zilyetliğinin hangi tarihte başladığı ne şekilde sürdürüldüğü, davacıların babasının ölümünden sonra taşınmazlar kullanılmamış ise bu kullanmamanın terk iradesine mi yoksa bir başka nedene mi dayalı olduğu, ziraat ederek kullanılmasa dahi bir başka suretle fiili hakimiyetlerinin devam edip etmediği, taşınmaz vergide kayıtlı ise vergisinin ödenip ödenmediği, etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanak ve dayanaklarıyla denetlenmeli, teknik bilirkişiye uygulanan kayıtların kapsamını belirtir ve keşfi takibe imkan verir kroki düzenlettirilmeli, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Eksik incelemeyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, 23.06.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.