Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 439 - Karar Yıl 2008 / Esas No : 671 - Esas Yıl 2008
Taraflar arasında kadastro tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Kadastro sırasında 108 ada 404 parsel sayılı 14699.18 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz irsen ve taksimen intikal ile kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı S.... evlatları İ..... G....ve arkadaşları adına tespit edilmiştir. Davacı M...... Y......., yasal süresi içinde taşınmazın babası A.. Y.......'dan intikal ettiği iddiasına dayanarak dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine ve çekişmeli 108 ada 404 sayılı parselin tespit gibi tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı M...... Y....... vekili tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece, verilen kesin süre içinde davacı tarafça keşif giderlerinin yatırılmaması nedeniyle 3402 sayılı yasanın 36. maddesi gereğince davanın ispat edilemediği kabul edilmek sureti ile hüküm kurulmuş ise de; Mahkemenin kabulü dosya kapsamına uygun düşmemektedir. 24.5.2007 tarihli celsede mahallinde 13.6.2007 tarihinde saat 10.00 dan itibaren keşif yapılabilmesi için, toplam 311.26 YTL keşif giderinin davacı tarafça keşif gün ve saatine kadar yatırılmak üzere kesin süre verilmiştir. Keşif masrafı yatırılmadığından 13.6.2007 tarihinde keşfe gidilememiştir. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 36.maddesinin mahkemece verilen süreye riayet etmeyen taraf aleyhine uygulanabilmesi için ara kararında hakim, katip, mübaşir, yerel bilirkişi adayı, tanık ve teknik bilirkişiye verilecek ücretlerle, vasıta parasının, yapılacak tebligatlarla ilgili masrafların kalemler halinde gösterilip, bu ücretlerin temini ve yatırılması için ilgiliye makul bir süre tanınmalı, ilgiliye tanınacak süre ile keşif günü arasında da bilirkişi adayları ve tanıklara davetiye tebliğ edilip arazi başında hazır olmalarının bildirilebilmesi için uygun bir sürenin bulunmasına azami özen gösterilmesi gerekmektedir. Yani tanınan önelin işin yapılması için yeterli ve elverişli olması, ücretin yatırılmasından itibaren tebligat işlemlerinin yapılması için uygun bir süre tanınması gerekmektedir. Süreler tayın edilirken Tebligat Tüzüğünün 12. maddesi mutlaka göz önünde bulundurulması gerekir. Hükme dayanak yapılan 24.5.2007 tarihli ara kararında mahkeme heyeti yolluğu, fen bilirkişi ücreti, mahalli bilirkişi ve tanık ücreti ve araç ücreti gösterildiği halde, mahkeme heyeti yolluğu ayrı ayrı kalemler halinde belirtilmediği, yerel bilirkişiler ve tanıklar için tebliğ masrafı gösterilmediği gibi, masrafın yatırılması için bilirkişi adayı ve tanıklara çıkartılacak davetiyeler için ayrılan süre yeterli bulunmamaktadır. Zira davacı tarafa keşif gününe kadar keşif masrafını yatırmak üzere süre verildiği, davacı taraf sürenin son gönü olan keşif tarihinde keşif masrafını yatırmış olması halinde mahalli bilirkişi ve tanıklara keşif mahallinde hazır bulunmaları için tebligat çıkartılması ve tebliğ edilmesi imkansızdır. Kaldı ki yerel bilirkişiler ve tanıklar için tebliğ masrafı da kararlaştırılmamıştır. Yeterli olmadığı açıkça belli olan bu ara kararına dayanılarak keşif delilinden vazgeçmiş sayılmasına karar verilemez. Yapılamayacağı önceden belli olan keşif için taraflara külfet yüklenmesinde isabet bulunmamaktadır. Hal böyle olunca; yukarıda belirtildiği şekilde davacı tarafa keşif masrafını yatırması için makül süre verilip, masraf yatırıldığında arazi başında keşif icra edilip, tarafların tüm delilleri değerlendirilip sonucuna göre karar verilmelidir. Yanlış değerlendirme sonucu yazılı olduğu şekilde karar verilmesi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 11.2.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.