Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4357 - Karar Yıl 2007 / Esas No : 4149 - Esas Yıl 2007





Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, gereği görüşüldü: Yargıtay bozma ilamında özetle; "Mahkemece taşınmazın 1. derecede arkeolojik sit alanı içerisinde kalmış olması nedeniyle yargılama sırasında değişen ve sit alanlarında kalan taşınmazların zilyetlikle iktisap edilemeyeceğini öngören 5226 sayılı Kanunla değişik 2863 sayılı Kanun'un 11. maddesi gereğince iktisabının mümkün bulunmadığı kabul edilerek hüküm kurulmuş ise de 2863 sayılı Yasa'nın 5226 sayılı Yasa ile değişik 11. maddesi hükmü yürürlüğe girmeden davacılar yararına zilyetlikle mülk edinme koşulları gerçekleştiğine, çekişmeli taşınmazın tespiti 03.02.1996 yılında yapılıp 5226 sayılı Yasa 14.07.2004 tarihinde yürürlüğe girdiğine, kadastro hakimi taşınmazın tespit tarihindeki hukuki ve geometrik durumunu o tarihte yürürlükte bulunan mevzuat hükümleri çerçevesinde belirlemekle yükümlü olduğuna, yasa koyucu kazanılmış hakları bertaraf edici bir hüküm de vazetmediğine göre davacının davasının kabulüne karar verilerek taşınmazın bu bölümünün davacı adına tesciline karar verilmesi, yine çekişmeli taşınmaza bitişik 61 sayılı parsel içerisindeki korumayı gerektirir kültür ve tabiat varlığının koruma alanı olarak davaya konu taşınmaz içerisinden bir bölümün ayrılması söz konusu olduğu takdirde bu husus uzman ve teknik bilirkişi aracılığıyla tespit edilip korumayı gerektirir kültür ve tabiat varlığı koruma alanı olarak Hazine adına tesciline karar verilmesi" gereğine değinilmiştir. Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda çekişmeli parselin 07.06.2007 tarihli teknik bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen 33.156,53 metrekarelik bölümünün davacı adına tesciline, taşınmazın 1. derecede arkeolojik sit alanında kaldığının kütüğün beyanlar hanesinde gösterilmesine, teknik bilirkişilerin aynı tarihli raporunda kırmızı kalemle gösterdikleri 2508,30 metrekarelik kısmın aynı ada 61 parsel sayılı taşınmazın içerisindeki korumayı gerektirir kültür ve tabiat varlığı olan kaya mezarlarının koruma alanı olarak Hazine adına tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, davacının davasının kısmen kabulüne ve çekişmeli taşınmazın temyize konu teknik bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen 33.156,53 metrekarelik bölümünün davacı adına tesciline karar verilmiş ise de, verilen karar usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır. Her ne kadar bozma kararına uyulmakla, bozma kararı lehine olan taraf yararına usuli müktesep hak doğar ise de, usuli kazanılmış hakkın kamu düzeni düşüncesi ile getirilmiş bazı istisnaları da vardır. Bunlardan biri de aynı konuda yasa değişikliğinin bulunmasıdır. Bozma ilamından sonra 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu'nun 11. maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesi 30.05.2007 tarihinde yürürlüğe giren 5663 sayılı Kanun'un 1. maddesi ile "Ancak, kültür ve tabiat varlıklarını koruma bölge kurullarınca birinci grup olarak tescil ve ilan edilen kültür varlıklarının bulunduğu taşınmazlar ile birinci ve ikinci derece arkeolojik sit alanlarındaki taşınmazlar zilyetlik yoluyla iktisap edilemez." şeklinde değiştirilmiş yine aynı Kanun'un 2. maddesiyle 2863 sayılı Kanun'a eklenen geçici 7. maddesine "Kadastrosu devam eden taşınmazların sınırlandırma ve tespiti işleri ile devam eden davalarda da bu Kanun'un 11. maddesinin birinci fıkrası hükmü uygulanır." hükmü getirilmiştir. Bu durumda, çekişmeli taşınmazın 1. derecede arkeolojik sit alanı içerisinde kalan temyize konu bölümü yönünden de davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, Hazine'nin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), 12.11.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.