Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4088 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 3990 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİTaraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Kadastro sırasında ... çalışma alanında bulunan 104 ada 5 parsel sayılı 9.393,74 metrekare ve 107 ada 2 parsel sayılı 2.319,69 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar davacı ... ve dava dışı şahısların zilyetliğinde olduğu ancak zilyetlik şartlarının oluşmadığından bahisle Hazine adına tespit edilmiştir. Davacı ..., kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedenine dayanarak dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, çekişmeli taşınmazların davacı adına tespit gibi tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.Mahkemece, çekişmeli taşınmazlar üzerinde davacı yararına zilyetlikle edinme koşullarının gerçekleştiği gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de; yapılan araştırma, inceleme ve uygulama karar için yeterli bulunmamaktadır. Çekişmeli taşınmazlar “zilyetlik şartları” oluşmadığından bahisle Hazine adına tespit edilmiştir. Davacı ..., kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmıştır. Mahallinde yapılan keşifte dinlenen tek yerel bilirkişi ... ile köy muhtarı ...; taşınmazların davacıya dedesinden kaldışını, 1994 ila 2013 yılları arasında terör nedeniyle kullanılamadığını, taşınmazların ancak 2013 yılından sonra davacı tarafından kullanılabildiğini beyan etmiş, davacı da bu beyanlara katılmıştır. Mahkemece davacının terör nedeniyle taşınmazları kullanamadığı iddiaların geçerliliği, köyün terör nedeniyle boşaltılıp boşaltılmadığı, çekişmeli taşınmazların çevresinde de aynı şekilde terör nedeniyle kullanılamayan başka taşınmazlar olup olmadığı araştırılmamış, davacının 1994 yılından öncesine ilişkin zilyetliğinin süresi, sürdürülüş şekline ilişkin soyut mahalli bilirkişi beyanı hükme esas alınmış, tespite aykırı sonuca ulaşılmasına rağmen tespit bilirkişileri dinlenilmemiştir. O halde; sağlıklı sonuca varılabilmesi için; mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler, yine aynı yönteme göre tespit edilecek taraf tanıkları, teknik bilirkişileri ve ziraat mühendisi bilirkişi huzuruyla yeniden keşif yapılmalıdır. Yapılacak keşifte yerel bilirkişi ve tanıklardan taşınmazların öncesinin ne olduğu, taşınmazlar üzerinde zilyetliğin bulunup bulunmadığı, varsa hangi tarihte ve ne zaman başladığı, zilyetliğin sürdürülüş biçimi, kimden kime ve nasıl intikal ettiği, taşınmazlar kullanılmıyor ise kullanılmama nedeninin terk iradesine dayalı olup olmadığı hususlarında maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, davacının terör nedeniyle taşınmazları kullanamadığı iddiaları üzerinde durulmalı, iddiaların geçerliliği araştırılmalı, taşınmazların çevresinde de aynı şekilde terör nedeniyle kullanılamayan başka taşınmazlar olup olmadığı, terörün sona ermesi ile tekrar kullanılmaya başlanıp başlanmadıkları hususları etraflıca sorularak maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, yerel bilirkişi ve tanıkların sözleri arasında doğabilecek çelişkiler, gerektiğinde yüzleştirme yapılarak yöntemince giderilmeli, bilirkişi ve tanık sözleri, komşu taşınmazların tutanak ve dayanaklarıyla denetlenmeli, tespite aykırı sonuca ulaşılması halinde tespit bilirkişileri dinlenmeli, ziraat bilirkişisinden çekişmeli taşınmazların niteliği ve kullanım durumunu kuşkuya yer bırakmayacak biçimde belirleyen ve önceki raporları da irdeler rapor alınmalı, HMK'nın 290/2. maddesi uyarınca birlikte keşfe götürülecek bir fotoğrafçı aracılığıyla taşınmazlar ve çevresinin yakın plan ve panoramik fotoğrafları çektirilip mahkemece onaylandıktan sonra dosya arasına konulmalı, teknik bilirkişice bu fotoğraflar üzerinde taşınmazların sınırları kabaca işaretlenmeli, bundan sonra toplanan ve toplanacak olan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu yönler göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davalı Hazine temsilcisinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 12.04.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.