Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3999 - Karar Yıl 2006 / Esas No : 2753 - Esas Yıl 2006





Taraflar arasında genel kadastro ile oluşan tapunun, tapu kaydına dayanarak açılan iptali davası sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, gereği görüşüldü:Kadastro sırasında 2811 ilâ 2821 parsel sayılı taşınmazlar tapu kaydı, harici taksim ve hibe nedeniyle ayrı ayrı davalılar adına tespit edilmişlerdir. Davacılar, taşınmazlarda tapu kaydı ile hissedar oldukları halde davalılar adına tespit edilmesinin hatalı olduğundan tapu kayıtlarının iptali ile hisseleri oranında adlarına tapuya tescili gerektiğine dayanarak dava açmışlardır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davacılar Ömer ile Halil'in davalarının reddine, diğer davacıların davasının Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 409. maddesi uyarınca açılmamış sayılmasına karar verilmiş; hüküm, davacılar Ömer ile Halil vekili tarafından temyiz edilmiştir.Mahkemece, davacıların dayanılan tapu kaydına göre taşınmazda 58/240 hisseye sahip olup, taşınmazın iştirak halinde mülkiyet hükümlerine tabi bulunduğu, iştirak halinde mülkiyette paydaşların tek başına dava açma imkânlarının bulunmadığı, davaya devam edilebilmesi için Medeni Kanun'un 640. (581.) maddesi gereğince tüm paydaşların davaya muvafakatlerinin alınması veya katılmalarının sağlanması, yahut da terekeye mümessil tayin edilerek, mümessil huzuru ile davaya devam edilmesi gerekirken bu gereğin yerine getirilmemesi nedeniyle davanın reddine karar verilmiş ise de; değerlendirme dosya kapsamına uygun düşmemektedir.Dosyada bulunan ve davacıların dayanağını oluşturan 26.12.1957 tarih 105 nolu tapu kaydı ve tedavülleri ile, Burdur Birinci Asliye Hukuk Mahkemesinin 09.03.1981 tarih 1980/208 esas, 1981/79 sayılı ilâmı ve bu İlâma göre oluşan kayıtlar incelendiğinde görüleceği üzere taşınmaz iştirak hâlinde değil müşterek mülkiyet hükümlerine tabidir. Müşterek mülkiyette paydaşlardan her biri kendi hissesi üzerinde tasarruf hakkına haizdir.Bir an için taşınmazın iştirak halinde mülkiyet hükümlerine tabi olduğu düşünülse bile davacılarla davalılar tapuya göre hissedar durumundadırlar. Bir başka ifade ile davalılar üçüncü şahıs durumunda olmayıp taşınmazın ortağıdırlar. İştirak halinde mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda da hissedarın hissedar aleyhine açtığı davalarda Medeni Kanun'un 640. (581.) maddesi gereğince iştirakin sağlanmasına gerek yoktur. Mahkemece yargılamaya devam edilip sonucuna göre karar verilmesi gerekir. Hal böyle olunca; Mahkemece mahallinde icra edilecek keşifte tarafların dayandığı kayıkların kapsamları belirlenmeli, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Temyiz itirazları bu nedenlerle yârinde bulunduğundan kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), 26.05.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.